Çewlik.net – Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) İnsan Hakları ve Hukuk Komisyonu Eş Sözcüsü Öztürk Türkdoğan, Y ve S Tipi cezaevlerine dair hazırladıkları raporu açıkladı. Partinin genel merkezinde yapılan açıklamada, Türkiye’de 403 cezaevinin bulunduğu, Adalet Bakanı’nın cezaevlerinde 295 bin kişinin tutulduğuna dair paylaştığı verilerin gerçeği yansıtmadığı, 1 Temmuz itibariyle cezaevlerinde 342 bin kişinin bulunduğu aktarıldı.
‘KAPATILSIN’ ÇAĞRISI
Y ve S Tipi cezaevleri “kuyu tipi cezaevi” olarak nitelendiren Türkdoğan, bu cezaevlerinde özellikle siyasi mahpusların kaldığını söyledi. Çok sayıda Y ve S Tipi cezaevi ziyareti üzerine rapor hazırladıklarını aktaran Türkdoğan, “Bu hapishaneler kapatılmalı” dedi.
‘HAVALANDIRMA KAPISI YOK’
Söz konusu cezaevlerinin mahpusları ‘çürüttüğünü’ ifade eden Türkdoğan, şöyle konuştu:
“Tam da burada işte siyasi mahpusların S ve Y tipi yüksek güvenlikli hapishanelerde tutularak sağlık haklarının ve dolayısıyla yaşam haklarının tehlikeye girdiği bir sürecin içerisindeyiz. Bu oldukça tehlikelidir. Niye ‘kuyu tipi’ diyoruz; sadece tutulduğunuz tek veya 3 kişilik odanın giriş kapısı var. Havalandırma kapısı yok.
‘KANUNA DA AYKIRI’
Sormak gerekiyor böyle bir hapishane böyle bir koğuş böyle bir oda modeli olabilir mi? Bulunduğunuz yerde havalandırma kapısı yok. Havalandırma için sizi alıyorlar başka bir koridordan geçip başka bir yerde havalandırmaya çıkıyorsunuz. Böyle bir şey olamaz. Bu kanuna da aykırı. Kanun ne diyor ‘günışığı alacak’ diyor. Nasıl alacak gün ışığını? Havalandırma kapısı olmayan bir oda nasıl günışığını alacak? alamaz. Temiz havayı nasıl alacak?.”
Cezaevlerindeki İdare ve Gözlem Kurullarının mahpusların denetimli serbestlik hakkını ortadan kaldırdığını kaydeden Türkdoğan, yaşanan ihlaller nedeniyle her ay birçok mahpusun vefat ettiğini söyledi.
‘UYGULAMALARIN KAYNAĞI İMRALI’DIR’
Söz konusu tüm uygulamaların PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın mutlak tecrit altında tutulduğu İmralı F Tipi Yüksek Güvenlikli Cezaevi’nden başladığına dikkati çeken Türkdoğan, devamla şunları söyledi:
“Yıllarca Abdullah Öcalan tek, hala da tek. 1999’dan sonra, 2009’da ancak F Tipi statüsüne kavuşturuldu o hapishane. Daha sonra yanına 3 kişi daha aktarıldı. Onlar da tek kalıyorlar. Haftada bir ya da yarım saat -olup olmadığını da bilmiyoruz- ortak kullanım alanlarını kullanıp, kullanmadıklarını da bilmiyoruz. Bu modeller orada başladı. Türkiye’nin tamamına yayıldı.
Dolayısıyla insanların politik kimlikleri, siyasi kimliklerinden bağımsız olarak insan hakları temelinde hapishanelerde olup bitenlerle herkes ilgilenmek durumundadır. Meclis’te grubu bulunan siyasi partiler dönem dönem hapishaneleri anlatıyorlar, insan hakları komisyonu anlatıyor. Ama önce şu İmralı Hapishanesinden başlamanız gerekir. Bütün kötü uygulamaların kaynağı oradan başlamıştır, pilot uygulamalar oradan başlamıştır. Şimdi de 3 buçuk yılı geçen bir mutlak iletişimsizlik hali söz konusudur. DEM Parti dışındaki diğer grubu bulunan partiler bu konuda söz kurmamaktadır. Mecliste grubu bulunan siyasi partiler bu konuda söz kurunuz”
‘TECRİT KALDIRILMALI’
Türdoğan, adaletin herkes için olması gerektiğini vurgulayarak, şöyle devam etti:
“Bu ülke bu şekilde baskı rejimiyle yönetildiği sürece herkesin yolu bir gün hapishaneden geçecektir. O yüzden hapishanelere daha fazla ilgi göstermek gerek. Hapishanelerdeki mahpusların insan hakları ile ilgilenmek zorundasınız. Ve elbette İmralı tecridinin de bir an önce kaldırılmasını her fırsatta söylediğimiz gibi burada da söylemeye devam ediyoruz. Bu hapishaneler kapatılmalıdır. Mahpusların sağlık ihlalleri ile yakından ilgilenilmelidir.
Ağır hasta mahpuslar bir an önce tahliye edilmelidir. İnfaz rejimindeki ayrımcılık ortadan kaldırılmalıdır. Yani TMK kapsamındaki diğerleri arasındaki ayrım ortadan kaldırılmalıdır. İnfaz rejimi tekleştirilmelidir. İnfaz yakma uygulamalarına son verilmelidir. İdare gözlem kurulları kaldırılmalıdır. Bunlar kendini mahkeme yerine koymakta.
Mahkemenin verdiği cezanın daha da uzamasını sağlayacak idari kararlarla insanların hapishanede kalma sürelerini uzatmaktadırlar. Bunların tamamı kaldırılmalıdır. Keyfi disiplin cezalarına son verilmelidir. Mahkemenin birçok yetkisi infaz hakimliğine devredilmiştir. Bu yetkilerin infaz hakimliğinden alınıp kişiyi yargılayan mahkemeye geri verilmelidir. Kuyu Tipi hapishaneler kapatılmalıdır.”