Nahit Eren, Diyarbakır Barosu Başkanı olarak son kez konuştu

    Nahit Eren, Diyarbakır Barosu’nun başkanı olarak Genel Kurul’da son kez konuştu.

    Nahit Eren, Diyarbakır Barosu'nun

    Çewlik.net – Diyarbakır Barosu’nun 49’uncu Olağan Genel Kurulu Çand Amed Kültür ve Kongre Merkezi’nde başladı.

    Baro organları seçimi yarın 09.00-17.00 saatleri arasında yapılacak. Avukat Cengiz Baysal da Diyarbakır Barosu başkanlığına adaylığını açıkladı. Böylece yarın yapılacak seçimde aday sayısı üçe çıktı. Abdulkadir Güleç ve Barış Yavuz ile birlikte Cengiz Baysal da başkanlık için yarışacak.

    EREN: YARGI BAĞIMSIZLIĞI SORGULANIYOR

    Program sunumunun ardından mevcut Diyarbakır Baro Başkanı Nahit Eren, açılış konuşmasını yaptı.

    Konuşmasına 6 Şubat depremlerinde yaşamını yitiren avukatları anarak başlayan Diyarbakır Baro Başkanı Nahit Eren, “49’uncu Genel Kurulu’nu savaş ve çatışmayla karşılıyoruz. Kadınların katledildiği, çocukların vahşice öldürüldüğü, yargının bağımsızlığının ciddi anlamda sorgulandığı bir süreçten geçiyoruz. Diyarbakır Barosu’nun yaşanan hukuksuzluklara karşı aldığı tutum çok önemlidir. Hemen yanı başımızda, Filistin’de 40 binin üzerinde kişi yaşamını yitirdi. Savaşın, çatışmanın, şiddetin en acı tecrübesini yaşamış halk olarak, insanların barış içerisinde yaşamasını sağlamakta sorumluluğu olan tüm kurumlara bu çatışmayı durdurma konusunda çağrıda bulunuyorum” dedi.

    ‘ÇÖZÜM İÇİN DİYARBAKIR BAROSUNA BÜYÜK SORUMLULUK DÜŞÜYOR’

    Çözüm süreci tartışmalarına değinen Eren, şu değerlendirmede bulundu: “Son günlerde Türkiye’de yeniden barışın, çözümün konuşulması bizi ne kadar umutlandırdığını, beklenti içine soktuğunu gözlemleyebiliriz. Diyarbakır Barosu hiçbir zaman toplumun taleplerinden kendini uzak tutmadı, tutamaz da. Bu ülkenin toplumsal sorunlarının, Kürt sorununun demokratik ve barışçıl çözümü açısından en ufak söylem bizi umutlandırıyor. Önümüzdeki günlerde yeni bir barış, çözüm sürecinin oluşabilmesi için Diyarbakır Barosu’na büyük sorumluluk düşmektedir. Diyarbakır Barosu’nun aynı şekilde Kürt sorunun çözümü konusunda sorumluluk alacağı bilinmektedir.”

    MIZRAKLI’NIN CEZASININ ONANMASINA TEPKİ

    Eski Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Selçuk Mızraklı’ya verilen 9 yıl 4 ay 15 gün hapis cezasının Yargıtay tarafından onanmasını eleştiren Eren, “Yargının bağımsızlının tartışıldığı süreçte, özellikle Kürtlerin, Kürt sorununa ve toplumsal meselelere ilişkin sarf edilen sözler kriminalize ediliyor. Kürtler, en küçük söyleminden kaynaklı mahpus edilmekte. Bunun en büyük örneklerinden biri olarak, eski Belediye Eşbaşkanımız Selçuk Mızraklı’ya verilen cezanın Yargıtay tarafından onanmasıdır” dedi.

    ‘TAHİR ELÇİ İÇİN MÜCADELE DEVAM EDECEK’

    Eski Diyarbakır Barosu Başkanı Tahir Elçi’nin öldürülmesiyle ilgili davada cezasızlığa karşı mücadelenin süreceğini dile getiren Eren, konuşmasına şöyle devam etti:

    “Ömrünü insan hakları mücadelesine adayan Baro Başkanımız Tahir Elçi buna örnektir. İsteksizlikle dava açıldı ama aynı isteksizlik yargılama sürecinde de devam etti. Tahir Elçi dosyası cezasız bırakılmak istendi. Bu mesaj aslında Tahir Elçi’nin çizdiği, savunduğu ve Kürtlere karşı bu ülkede savunma yapan her insan hakları savunucusuna karşı verilen bir mesajdı. Kürtlere bu mesajı göstermek için bu kararı verdiğini iyi biliyoruz. Tahir Elçi dosyasının cezasız kalmaması için mücadele verdik, bundan sonra da hem baro olarak hem de dostları olarak mücadele vereceğimizden kimsenin kuşkusu olmasın.”

    ‘HUKUKUN ÜSTÜNLÜĞÜ ASKIYA ALINMIŞ DURUMDA’

    Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin Selahattin Demirtaş ve Osman Kavala hakkında verdiği ihlal kararlarını hatırlatan Eren, şu eleştiride bulundu:

    “Türkiye’de hukukun üstünlüğü askıya alınmıştır. AİHM’in kararları mahkemeler tarafından uygulanmıyor. Sayın Demirtaş’ın, Kavala’nın tahliye edilmesi için verilen ihlal kararları bertaraf edildi. Diyarbakır Barosu’nun bu zorlu koşullarda, Kürt Halk Hareketi’nin önemli temsilcisi olan avukatlarla birlikte gereken çalışmaları ve mücadeleyi sürdüreceğinden de kimsenin kuşkusu olmasın. Hukuk alanında yaşanan hukuk tahribatının yanı sıra Kürdistan kentlerinde bizlerin seçilme hakkına da müdahale edildi. Önce Van’da Sonra Colemerêg’te (Hakkari) Kürtlerin seçme hakkına müdahale edilmek istendi. Ama halklar buna gösterdiği direnişle, önümüzdeki günlerde de buna karşı çıkacağını gösterdi.”

    ‘KÜRTLER CEZAEVLERİNDE TECRİT ALTINDA ÖLÜME MAHKUM’

    Eren, konuşmasının devamında cezaevlerinde sürdürülen tecrit uygulamalarına tepki göstererek Diyarbakır Barosun mücadelesini sürdüreceğini belirtti.

    Eren konuşmasını şöyle tamamladı: “Bu süreçte Kürtler, çektiği halaylardan, şarkılardan, suç teşkil etmeyen sloganlardan kaynaklı tutuklandı, ağır cezalar gördü. En hassas olduğumuz yer rengimiz, dilimizdir, kültürümüzdür. O yüzden bu saldırıların altında da Kürt meselesinin altındaki çözümsüzlüğün yattığını çok iyi biliyoruz. Kürtler cezaevinde tecrit altında tutuluyor, ölüme mahkum ediliyor. Uzun cezalarla cezaevinde tutuluyor. Biz Amed Barosu olarak 2 yıl süreç içerisinde hak, hukuk mücadelesiyle bu haksızlıklara karşı durmaya çalıştık. Amed Barosu’nun mücadele geleneğiyle sesimizi çıkarmaya devam ettik. Bundan sonra baronun geçmişten gelen bu geleneği sürdüreceğinden kaygımız yok. Aday arkadaşlarıma başarılar diliyorum.”