BİNGÖL – Bingöl Merkez’de bulunan Pulbiber Mahallesi’nde Fransız yazar ve filozof Gilles Deleuze üzerine bir söyleşi gerçekleşti. Bingöl Üniversitesi’nden Doç.Dr. Kudret Aras’ın katıldığı söyleşide Deleuze’un felsefesi üzerine sohbet edildi.
Söyleşi, Bingöl Üniversitesi’nde Öğretim Görevlisi Nevzat Çağlayan’ın açılış konuşmasıyla başladı. Deleuze ve sinema üzerine atölyeler planladıklarını belirten Çağlayan, ‘Sinema Gönüllüleri’ olarak atölyelerden önce Deleuze ile tanışmak için bir araya geldiklerini söyledi.
Çağlayan’ın konuşmasının ardından Bingöl Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Felsefe Bölümü’nden Doç.Dr. Kudret Aras, söyleşiye başladı. Konuşmasına akademik çalışmalarından bahsederek başlayan Aras, Erciyes Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’nden mezun olduktan sonra Fransa’ya gittiğini, orada dil eğitimi aldığını anlattı. Yüksek lisansını Marc Bloch Üniversitesi’nde tamamladığını belirten Aras, doktorasını da “Gilles Deleuze Felsefesinde Özne-Oluş’un Ontolojik Tasarımı” başlığıyla Ankara Üniversitesi’nde tamamladığını söyledi.
Deleuze felsefesi üzerine sohbet
Aras, konuşmasının devamında Deleuze felsefesi üzerine değerlendirmelerde bulundu. Aras, rizom, çokluk, fark, olay, oluş, savaş-makinası, organsız beden, içkinlik, virtüel/aktüel, minör edebiyat, duygulanım, göçebebilim kavramları üzerine tartışmalar yaptı.
Söyleşi, soru-cevap bölümünün ardından sona erdi.
Öte yandan, sinema atölyesinin programının önümüzdeki günlerde belli olacağını belirtildi.
Gilles Deleuze Hakkında
(18 Ocak 1925 – 4 Kasım 1995), Fransız yazar ve filozoftur.
Yirminci yüzyılın ikinci yarısında etkinlik gösteren Deleuze, kendi özgün düşüncesini oluştururken Spinoza, Leibniz, Hume, Kant, Nietzsche, Bergson ve Foucault üzerine monografiler yayımlamış, bu filozofların geleneksel felsefe tarihi izleğindeki konumlarına ve bu izlek dahilinde yorumlanma biçimlerine radikal eleştiriler getirmiştir.
Çalışmalarında güzel sanatlar, edebiyat, matematik ve doğa bilimleri arasında çapraz geçişlerle bu farklı alanları birbirine indirgemeksizin yeni bir düşünme tarzının önünü açmıştır. Gerek kişisel çalışmalarında gerek 1969’da tanışıp uzun süre beraber çalıştığı psikanalist Félix Guattari ile birlikte rizom, çokluk, fark, olay, oluş, savaş-makinası, organsız beden, içkinlik, virtüel/aktüel, minör edebiyat, duygulanım, göçebebilim gibi kavramlarla yirminci yüzyıl kıta felsefesi içerisinde yaygın düşünce hatlarının dışında özgün bir siyaset felsefesi ve etik ortaya koymuştur.
Üstünde durduğu fark metafiziğinin felsefe tarihinin süregelen varsayımlarıyla olan ilişkisini tartıştığı Fark ve Tekrar (1968) ile anlamın ortaya çıkışını, biçimlerini ve yapısını incelediği Anlamın Mantığı (1969) yayımlandıkları dönemde ciddi bir yankı uyandırmış ve Michel Foucault, Anlamın Mantığı kitabını değerlendirdiği bir yazısında, “Yaşadığımız yüzyıl gelecekte muhtemelen Deleuzecü bir yüzyıl olarak bilinecek.” diye yazmıştır (Deleuze bir röportajında bu yakıştırmayı Foucault’nun kimilerini gülümsetmek kimilerini de kızdırmak amacıyla yaptığı ince bir espri olarak değerlendirecektir).
(Çewlik.net)