Demirtaş savunmasını tamamladı: Kürt sorununun çözümüne dair 7 öneri

    Kobanê Davası’nda Kürtçe başladığı savunmasını Kürtçe tamamlayan Selahattin Demirtaş, “Özgür günlerde buluşacağız. Yaşasın özgürlük mücadelesi” dedi.

    Kobanê Davası'nda Kürtçe başladığı

    ÇEWLİK.NET – IŞİD’in Kobanê’ye yönelik saldırılarına karşılık 6-8 Ekim 2014 tarihinde gerçekleşen protesto eylemleri gerekçe gösterilerek, Halkların Demokratik Partisi (HDP) eski Eş Genel Başkanları ve Merkez Yürütme Kurulu (MYK) üyelerinin de aralarında bulunduğu 18’i tutuklu 108 kişi hakkında açılan Kobanê Davası’nde tutuklu yargılanan, Selahattin Demirtaş savunmasını tamamladı.

    Demirtaş, savunmasında Kürt sorununun çözümüne dair 7 öneri sıraladı:
    1- Muhataplarıyla müzakere edilerek silahlı mücadeleye son verilmesi sağlanmalıdır. Bu konuda yasal düzenleme yapılarak hızlı, etkili ve kalıcı sonuç alınmalıdır.
    2- Demokratik siyasetin önündeki tüm yasal, idari engeller kaldırılmalı; gösteri, grev, yürüyüş, miting, örgütlenme ve ifade hürriyeti evrensel standartlarla uyumlu hale getirilmelidir.
    3- Kürt sorununun nihai çözüm yeri TBMM’dir. Bu yönüyle de tüm siyasi partiler çözümün tarafıdır. Esas hedef yeni, özgürlükçü, sivil bir anayasa ile sadece Kürt sorununun değil tüm toplumsal sorunların çözümü olmalıdır.
    4- Kürtlerin bir halk olarak kabulü, ana dilini tüm toplumsal alanlarda özgürce kullanması; tarihini, kültürünü koruyup geliştirmesi; kendi kimliğiyle örgütlenmesi; kendini yönetme hakkının tanınması hususlarının anayasal güvenceye alınması.
    5- Geçmişte yaşanan acıların, işlenen suçların araştırılıp hakikatle yüzleşmenin sağlanması.
    6- Resmi ideoloji ve resmi tarih dayatmasından vazgeçilerek bilimsel, objektif tarih ve demokratik cumhuriyet modeliyle devletin reorganizasyona tabi tutulması. Eleştirel pedagojik, bilimsel eğitime geçilmesi.
    7- Kürt sorununun sonucu olarak ortaya çıkmış ceza davalarının düşürülmesi. Terörle Mücadele Kanunu’nun (TMKK) kaldırılması, tüm siyasi tutsakların serbest bırakılması.
    Selahattin Demirtaş’ın savunmasından öne çıkan başlıklar şöyle:
    İLK ADIMI DEVLET ATMALIDIR
    Silahların susması ve devre dışı kalması gerekiyor. Burada ilk adımı atması gereken gücü elinde bulunduran devlettir. Devlet bu adımı attıktan sonra siyasetçilere düşen özgüvenle bunun devamını getirmektir. Yaptığımız budur ve suçlama konusu yapılmıştır. Burada önemli olan demokratikleşmedir ve yapılması gereken eğitimdir. İlk adım ahlak ve erdemle mümkündür. Bilerek erdemli olunur.
    ÖZGÜR DÜŞÜNCE SORUNLARIN ÇÖZÜMÜ İÇİN ÖNEMLİDİR
    Özgür düşünce sorunların çözümü için önemlidir. Beyin ne kadar sınırlayıcılardan azade düşünebilir o da tartışmalıdır. Ama en azından farkında olunabilir. Biz düşünürken bile kaç duvara çarpıyoruz. Özgür düşünebilme, özgür insan çok önemlidir. Kürt sorunun çözümünde eğitim müfredatı da çok önemlidir. Bu eğitim müfredatıyla hiç bir sorun çözülemeyeceğine göre Kürt sorunu da çözülemez.
    Politik ahlak olmadan hiçbir sorun çözülmez. Artık evrensel bir erdemlilik tanımı var elimizde. Bu tanımlar, ülkeden ülkeye ve kişiden kişiye değişebiliyor. Bu da çatışma yaratıyor. O yüzden evrensel bir erdemlilik ve iyilik hali oluşturmalıyız. Eylemsiz, söylemsiz bir iyilik olmaz. Bu dava kapsamında bizim eylemimiz, sözümüz sadece bugüne dair geleceğe dair yazılmış bir mektuptur. Söylediklerimiz bugünkü cinnet hali içinde duyulmuyor olabilir.”
    Sanal medya fenomenlerinin gördüğü ilgiye dikkati çeken Demirtaş, “Alenen insanların aklıyla alay eden, çalıp çırptığı servetiyle hava atan, tek bir kitap okumayan kimi sosyal medya fenomenlerinin 10 milyon kadar takipçisi var. Bu bir ölçü değil, ama bunu sorgulamayan siyaseti bizim sorgulamamız lazım. Ne oluyor, nasıl o kanaat öncüsü haline geliyor da hayatını barış demokrasi mücadelesine adamış insanlar kanaat önderi olamıyor?”
    BARIŞ İÇİN CANIMIZDAN VAZGEÇERİZ 
    Bizim çağrımız öncelikle Türk kardeşlerimizedir: Edirne’ye, İzmir’e, Samsun’a, Adana’ya Kırşehir’e ve en çok da Ankara’yadır. Biz Kürtler 81 vilayette birlikte yaşamaya taraftarız. Sadece kendi dilimize, kültürümüze, siyasal irademize saygı ile siyasal güvence istiyoruz. Bunlar halk olarak bizim en doğal, en temel en insani haklarımızdır.
    Türk halkı kardeş olarak görüyorsa eğer Kürt halkının haklarını bizden daha güçlü ve istekli bir şekilde savunmalıdır. Bizler artık kimlik inanç mezhep sorunlarımızı el birliği ile çözüp yoksulluğa işsizliğe karşı el birliği ile bir mücadeleyi yürütmeliyiz. Aslolan sınıf mücadelesi emek ve ekmek mücadelesidir. Bugüne kadar her iki mücadeleyi iç içe yürütmeye çalıştık ama ulusal kimlik ve inanç temelli sorunlar çözülürse sınıf mücadelesi daha güçlü yürütülebilir.
    Bu nedenle Türkiye’nin sol sosyalist güçlerine çağrı yapıyoruz: Kürt sorununda barışçıl çözüm için katkı sunmalarını diliyoruz. Partimiz DEM Parti de barışın sağlanması konusunda özgüvenli ve inisiyatifli olmalıdır. Yetkinliğini, iradesini barışçıl çözüm için sonuna kadar kullanmalıdır. Biz Kürt halkı olarak 150 yıldır çözüm arıyor ve bunun için ağır bedel ödüyoruz. Bu dava onlardan biriydi. Bu davanın sonuna doğru gelirken bir kez daha bütün kalbimle şunu söylemek isterim. Bizim ödediğimiz bedeller barışa vesile olsun, biz canımızdan bile vazgeçeriz. İnşallah herkes için tüm bu yaşananlardan doğru dersler çıkarır. Müzakereye ve masaya döner.  Halkımıza söz verdiğimiz barışı sağlamış oluruz.
    YAŞASIN ÖZGÜRLÜK MÜCADELESİ
    Bitirirken bizimle bu dava sürecinde fedakârca yürekten dayanışma gösteren herkese ayrı ayrı teşekkür etmek istiyorum. Cezaevlerinde bulunan bütün siyasi tutsaklar bizimle gerçekten büyük dayanışma gösterdiler.
    En başta bizi yalnız bırakmayan bütün halkımıza, genel merkezimizden bütün siyasetçilerimize, tarihin belki de en kapsamlı davasına bakan avukat arkadaşlara, bizden daha çok Sincan’da tutuklu kalan ve bu dava bittiğinde inşallah Sincan’dan tahliye edeceğimiz parti avukatlarımıza, çocuklarıma, eşime, danışmanlarıma, avukatlarıma, hücre arkadaşlarıma, dosya arkadaşlarımla -yargılanmak bir onurdur- herkese hepinize sonsuz teşekkürler. Özgür günlerde buluşacağız. An têkoşîn an têkoşîn, bijî têkoşîna azadiyê, an serkeftin an serkeftin.” (HABER MERKEZİ)