Avrupa Konseyi (AK) Bakanlar Komitesi, Abdullah Öcalan, Emin Gurban, Civan Boltan ve Hayati Kaytan’ın yer aldığı “Gurban Grubu” dosyasını ele aldı. 15-17 Eylül 2025 tarihlerindeki İnsan Hakları Toplantısı sonrası açıklanan ara kararda, Türkiye’ye müebbet hapis cezalarına ilişkin inceleme mekanizması kurma çağrısı yapıldı. Bu karar, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (AİHS) 3. maddesi kapsamında “umut hakkı”nın ihlalini önleme amacıyla kritik öneme sahip.
Komite, Türkiye’nin mevcut yasal çerçevede hızlı ilerleme sağlamasını talep ederken, gecikmelerden duyduğu üzüntüyü dile getirdi. Yetkililere “daha fazla gecikmeden gerekli tedbirleri almaya” yönelik güçlü bir çağrı yapıldı. Bu gelişme, AİHM’in 2014’ten beri denetlediği ihlallere dair Türkiye’nin yükümlülüklerini bir kez daha gündeme taşıdı.
Umut Hakkı Nedir? Neden Olmaması Yasak?
Umut hakkı, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararlarıyla şekillenen temel bir insan hakları kavramıdır. AİHS’nin 3. maddesi –işkence ve insanlık dışı muameleyi yasaklayan hüküm– kapsamında, müebbet hapis cezası alan mahkumlara “bir gün tahliye olma umudu” verilmesi zorunludur. Bu hak, cezanın sınırsız bir şekilde sürdürülmesini engelleyerek, mahkumun cezaevinde “sonsuz bir çaresizlik” içinde tutulmasını önler.
Umut hakkının olmaması neden yasak? AİHM’in Vinter ve Diğerleri – Birleşik Krallık (2013) ve Kafkaris – Kıbrıs (2008) gibi emsal kararlarında belirtildiği üzere, tahliye imkanı olmayan müebbet hapis, “insanlık dışı ceza” olarak kabul edilir. Bu, mahkumun psikolojik ve fiziksel bütünlüğünü bozar, AİHS 3. maddesini ihlal eder. Uluslararası hukukta, en az 25 yıl sonra cezanın gözden geçirilmesi mekanizması zorunludur – aksi takdirde, ceza adaletten ziyade intikam aracı haline gelir.
Türkiye’de ağırlaştırılmış müebbet hapis cezaları (örneğin, terör suçlarında), koşullu salıverme imkanı tanımadan uygulanıyor. Bu durum, binlerce mahkumu etkiliyor ve AİHM’in Öcalan (2) kararıyla (2014) başlayan ihlal zincirini sürdürüyor.
Bakanlar Komitesi’nin Ara Kararı: Türkiye’ye Hızlı Yasal Değişiklik Çağrısı
AK Bakanlar Komitesi’nin Eylül 2025 ara kararı, Gurban Grubu dosyasındaki ihlallerin giderilmesi için somut adımlar içeriyor. Komite, Türkiye’yi şu noktalarda teşvik etti:
- Yeni Eylem Planı Çerçevesinde Yasal Değişiklikler: Müebbet hapis cezalarına dair inceleme mekanizması kurulması, İnsan Hakları Eylem Planı kapsamında acilen gerçekleştirilmeli.
- Meclis Komisyonu’nun Rolü: Yakın zamanda kurulan “Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu”nun, yasal düzenlemeler için etkin kullanılması önerildi. Komisyonun parlamento’ya yasa tasarıları önerme yetkisi, bu süreçte kilit rol oynayabilir.
- Önceki Yasa Tasarıları: Meclis üyeleri tarafından sunulan umut hakkı odaklı tasarıların hızla kabul edilmesi tavsiye edildi.
Komite ayrıca, diğer Avrupa ülkelerinin (örneğin, Birleşik Krallık ve Kıbrıs modelleri) inceleme mekanizmalarından ilham alınmasını teşvik etti. Türkiye’nin yeterli tedbir almaması, Komite’nin derin üzüntüsüne yol açtı ve yetkililere “hızlı ilerleme” için 2026 Haziran sonuna kadar rapor sunma süresi verildi.
Türkiye’nin Yanıtı ve Gelecek Adımlar: Gecikme Riski Devam Ediyor
Türkiye, 27 Haziran 2025’te sunduğu Eylem Planı’nda somut reform vaadinde bulunmadı. Adalet Bakanı Yılmaz Tunç’un Mayıs 2025’te “yasal değişiklik yok” açıklaması, hükümetin isteksizliğini gösteriyor. Buna rağmen, MHP lideri Devlet Bahçeli’nin son dönemde yaptığı “umut hakkı” çağrıları, siyasi tartışmaları alevlendirdi.
Uluslararası hukuk örgütleri (örneğin, MAF-DAD, ELDH), Komite’ye yaptıkları bildirimlerde şeffaf veri talebi ve ihlallerin giderilmesini vurguladı. Komite, Eylül 2025 incelemesinde ara karar hazırlatma talimatı vererek baskıyı artırdı.
Bu karar, Türkiye’nin Avrupa Konseyi üyeliği ve AB adaylığı açısından kritik. Uzmanlar, gecikmenin yaptırımlara yol açabileceğini belirtiyor. Gurban Grubu dosyasının geleceği, Meclis’in atacağı adımlara bağlı.