15.3 C
Bingöl
Cumartesi, Mayıs 31, 2025

Belki de Elveda

Ömer Korkutata
Ömer Korkutata
1971’de Bingöl Göltepesi köyünde doğdu. İlkokulu köyünde, ortaokul ve liseyi Bingöl’de okudu. 1995 yılında başladığı Marmara üniversitesi İlahiyat Fakültesini, 2016 yılında Bingöl Üniversitesi İlahiyat Fakültesinde noktaladı. 1992-2015 arasında imam-hatiplik görevinden sonra, 2016 yılında Diyarbakır’da öğretmenlik yaparken görevinden ihraç edildi. Evli ve dört kız çocuğu babasıdır.

Not: Bu yazdıklarımdan dolayı beni linç etmeyi düşünebilecek olan “dindarları”, kendi dinlerine hangimizin daha çok uyduğu konusunda imtihana davet edeceğimi de bilsinler.


Uzunca bir süredir, uğradığım KHK hukuksuzluğu ve bu insanlık dışı uygulama sonucunda yaşadığım trajedik ve travmatik yansımalar, ben ve gibilerime toplumun davranışlarını yazmaya çalıştım ve hala çalışıyorum.

Zaman zaman vicdanları uyandırmaya dönük sitemlerde bulundum. İstediğim yankıyı uyandıramayınca, sertleşmeye başladım. Bunun da istediğim etkiyi sağlamamasıyla, küfürler bile ettim.

Belki de bir daha yazmamak üzere susma kararı aldığım için, uzun bir yazı olacak. Bir türlü uyandıramadığım sizlerden özür dileyecek de değilim.

İki metafor kullanacağım bu yazımda.

1.Kurban Metaforu

Kurban verme, iki sebeple yapılır.

  • Kurbiyet(Yakınlaşma)
  • Azaptan Kurtulma

İnsanlar, Antropomorfizm(insan biçimli çok tanrıcılık) döneminde, tanrıların azabından kurtulmak veyahut da, Tanrıların dünyayı yönetme işlevlerinden mahrum olmamak için, tanrılara özel olarak hazırlanmış sunaklarda, aralarındaki en taze, en çıtır kadın ve erkekleri ritüeller eşliğinde kurban vermekteydiler.

Çok tanrılı dinlerden tek tanrılı dinlere geçildikten sonra da, bu kurban ritüeli devam etti. Tanrıya yaklaşmak veya azabından korunmak için, insanlar yerine hayvanlar kurban edilmeye başlandı.

2.Şeytan Metaforu

Tek tanrılı dinlerin tamamında, birbirinden çok küçük nüans farklılıkları ile şeytan(İblis) hikayesi anlatılır. Hikaye şöyle:

Tanrı kainatı yaratmıştır. Bütün kanunlarına işlerlik kazandırmıştır. Kendisine ibadet etmeleri ve bazılarını da kendisine yardımcı olmak üzere melekleri yaratmıştır. Her şey kusursuz bir şekilde yürümektedir. Bu rutin, Tanrının sıkılmasına yol açmış olacak ki, Kaossever Tanrı, birbirleriyle didişip durmalarından alacağı keyif için, insanı yaratmaya karar verir. Bu kararını meleklere açar, melekler, artık nereden ve nasıl biliyorlarsa, insanların sebep olacakları kaos için Tanrıyı uyarırlar. Kaossever Tanrı ise, kendilerinin bilmediğini de bildiğini söyleyerek insan üretimine başlar.

İlk insanı ürettikten sonra, meleklerle yeni bir toplantı yapar. Ve meleklerden, ruhundan üflemiş olduğu ve hammaddesi çamur olan insana secde etmelerini ister.
Bütün melekler tanrının buyruğuna uyarak secde ederler. İblis ise, yaratılış amacı gereği sadece Tanrıya ibadet edebileceğini, ateşten yaratılmış olması hasebiyle, çamurdan yaratılmış olan insandan daha üstün olduğunu söyleyerek Tanrının bu emrine karşı çıkar. İblis, Tanrı tarafından lanetlenip kovulurken, kaostan hoşlandığını sezdiği Tanrıdan öldürülmemesini ve Tanrıya başka bir hizmet kolu olan fitne çıkarmak/koğuculuk işinde görevlendirilmesini talep eder. Bu talebi Tanrı tarafından kabul edilir. İblis, İlk insanın yaratıldığı günden bu günümüze ve kıyamet gününe kadar sürecek olan görevini sürdürmekte ve sürdürmeye de devam edecektir.

Yüz binin üstünde peygamber göndermiş, peygamberlerine bile eşitlik ilkesi uygulamamış, kimini diğerine üstün kılmış, KHK hükmünde yeni dinler göndermiş Kaossever Tanrının bir izdüşümü olan iktidar(Zillullah:Tanrının Gölgesi)ın toplum üzerindeki Tanrısal gücüne bakalım biraz.

Firavun, Tanrı=Devlet erkinin en sembolik ismidir.

FİRAVUN(Tanrı Kral)
KARUN(Sermaye)
HAHAM(Fetva Makamı/Din adamı)
EŞİTTİR İKTİDAR!

Tanrının Evi deyip ve aslında orada kendisini ev hapsinde tuttukları, sokağa hükmetmesinin önüne geçtikleri, hissetmediğiniz, sevmediğiniz, çekinmediğiniz silüet Tanrıya ibadet/içtimaya gönderen iktidar, Tanrının diğer işleri olan yönetme, rızıklandırma, ödüllendirme, cezalandırma, öldürme, yaşatma, güvende tutma, korkutma, intikam alma vb diğer özelliklerini onun adına üstlenerek sizlere asıl Tanrılığı cami dışındaki yaşamda uygulamaktadır.

Yukarıda değindiğim iki metafor üzerinden açıkladığım İktidar=Tanrı erkininin, yaklaşık 15 yıllık icraatları ve özellikle darbe sonrasında çıkardığı ve şeriat kanunu vasfındaki Kanun Hükmünde Kararnamelerin, iktidarın gönüllü tapıcıları ve korkuları iktidar kaynaklı tapıcılarının üzerindeki yansımaları üzerinden somutlaştırarak Türkiye özelinde izah etmeye çalışayım.

Darbe olup olmadığı bilinmeyen trajikomik darbe esnasında, kimin kazanabileceğini kestiremeyenler teyakkuz haline bürünmüştü. Kazananı belli olduktan sonra, özellikle kaybeden tarafın Kiramen Katibinleri, çok hızlı salvolarla kazanan tarafa yazılarak öncesindeki deneyimlerini de kullanıp, defterlerini dürmesi için birçok “günahkar”ı, gazabından korunmak için hizmetine girdikleri yeni Tanrılarına günah defterleri sunma seremonisine girdiler. Sunulan günah defterlerinin çoğu ise, önceki Tanrılarının hizmetinde birlikte çalıştıkları görevdaşları idi.

Öncesinde de hizmetinde oldukları Tanrılarının zafer sarhoşluğunu doyasıya yaşayıp ayılmalarından sonra, Tanrıları için kurdukları Kurban Sunaklarında verilecek kurban avına çıkan İktidarın daimi Kiramen Katibinleri ise, geçmişte Tanrılarına isyan etmiş ya da isyan etme niyetinde bulunmuş “günahkarlar”ı Kurban Sunaklarına sunma kargoculuğunu yapmaktaydılar.

Tanrısallığının adaletsizliğinden dem vurup, kendisine isyan içerisinde olan “Adalet Savaşçıları=İblisler”, Tanrının daha önceden yapmadığı şiddette bir saldırıyla karşı karşıya kalarak harala gürele kaçışmaya, gerilecek kovuklar arama telaşına girdiler. Sosyal medya hesapları(Günah Defterleri)nı temizlemeye ya da kapatmaya, üyesi oldukları “şer odakları”ından üyeliklerini silme yarışına giriştiler. Öncesinde birlikte sonuna kadar devam etmeye inandırdıkları adalet savaşçısı davadaşlarını ise, cephede Tanrının gazabıyla baş başa bırakıp kaçışarak yaptılar bunları.

Gazabından korunmak amacıyla davadaş/yoldaşlarını kurban verdikten sonra, RAZIK sıfatına yoğun bir işlerlik kazandıran Tanrının gazabından bir nebze de olsa emin ve karınlarını doyurduklarını varsaydıkları Tanrılarının daha da adaletsizleşen sisteminin birer hizmetçileri olarak, hayatta kalabilmeye devam ettiler. Onurlarını ve değerlerini sembolize eden elbiselerini çıkarıp, mahkum elbiselerini giymiş olarak yaptılar bunları.

Kurban diye cephede Tanrının daha da şiddetlenmiş gazabıyla baş başa bırakılanlar olarak, eti(ekonomik/sosyal statü) yenmiş, iskelet olarak bırakılmış ve üzerine de,
lanetlenmiş ve kovulmuş iblisler” yaftası yapıştırılmış bir halde, terbiyesinde görevlendirilmek suretiyle toplumun arasına konulduk.

Yaklaşık on yıldır, etlerimiz sıyrılmış olsa da, aranızda dimdik ve birer onur abidesi olarak dolaşmakta ve sizleri terbiye etmeye devam etmekteyiz.

TERBİYENİZİ TAKININ!

İlginizi Çekebilir

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

- Reklam -

Son Haberler