BİNGÖL – Bingöl’de 1 Eylül Dünya Barış Günü dolayısıyla Demokratik Kurumlar Platformu öncülüğünde bir yürüyüş düzenlendi. Yürüyüşe çok sayıda kişi katılarak barış mesajını güçlü bir şekilde dile getirdi.
Akbank önünde toplanan kalabalık, PTT Kavşağı’na kadar yürüdü ve burada basın açıklaması yapıldı. “Demokratik Toplum İçin Barışa Ses Ver!” başlığıyla yapılan açıklamada, “Insanlık, kapitalist modernitenin derinleşen krizleriyle birlikte yeni bir tarihsel dönemeçten geçmektedir. İkinci Dünya Savaşı’nın ardından ilan edilen 1 Eylül Dünya Barış Günü, faşizme karşı halkların direnişinin sembolüydü. Ancak bugün, Sayın Abdullah Öcalan’ın yıllardır işaret ettiği gibi, insanlık Üçüncü Dünya Savaşı’nın girdaplarında yaşamaktadır. Küresel sermayenin krizi ve emperyalist paylaşım savaşları, halkların yaşam alanlarını savaş meydanına çevirmiştir” denildi.
‘Barışın Kapısını Aralayacak Yol Bellidir’
Açıklamanın devamında şu ifadeler yer aldı:
Açlık, yoksulluk, göç ve ölüm milyonların ortak kaderi haline getirilmeye çalışılmaktadır. Ortadoğu’nun merkezinde süren bu savaş, Filistin’den Suriye’ye, Ukrayna’dan Kürdistan’a kadar milyonlarca insanı etkilemektedir. Türkiye ve Kürdistan’da da halklarımız yüz yılı aşkın süredir inkâr ve imha politikalarının gölgesinde yaşamaktadır. Kürt halkı büyük bedeller ödeyerek varlığını korumuş, bugün ise çözüm ve özgürlük talebini daha güçlü biçimde ortaya koymaktadır.
Bugün barışın kapısını aralayacak yol bellidir: Sayın Abdullah Ocalan’ın özgür koşulları sağlanmalı, Kürt halkının varlığı ve hakları yasal güvenceye alınmalı, anadilde eğitim ve kültürel haklar tanınmalı, halkın iradesini yok sayan kayyım uygulamaları son bulmalıdır. Kürt sorununun demokratik çözümü; yalnızca Kürt halkının değil, Türklerin, Arapların, Lazların, Çerkezlerin, Alevilerin, Êzidîlerin ve tüm halkların geleceğinin anahtarıdır.
1 Eylül, geçmiş savaşların anısı değil; bugün halkların özgür geleceği için yükseltilmesi gereken güçlü bir çağrıdır. Sayın Abdullah Öcalan’ın “Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı” bu topraklarda ve tüm dünyada en güçlü barış çağrısıdır. Bizler biliyoruz ki barış bir tercih değil, halklarımızın ortak varoluş koşuludur.
Sayın Öcalan’ın paradigmasının işaret ettiği gibi, çözüm yalnızca silahların susması değil; stratejisi demokratik siyaset, taktiği ise bütünsel hukuk ve öz savunma olan demokratik toplumun inşasıdır. Bu ise yerelden başlayıp halkların, değişim dönüşümü esas alarak kapitalist sistemin topluma enjekte ettiği hastalıklı tüm yapılardan arınmasıyla mümkündür.
Bu coğrafyaların ezilen halkları, emekçileri, kadınları, gençleri ve tüm üretici güçleri olarak; demokratik toplum sosyalizminin ve halkların kardeşliğinin mümkün olduğuna inanarak, Sayın Öcalan’ın Barış Çağrısını, 1 Eylül Dünya Barış Günü meydanlarda en güçlü şekilde sahiplenmek bizleri barışa bir adım daha yaklaştıracaktır. Barış için yapılan bu çağrı, aynı zamanda sömürüye, cinsiyetçiliğe, milliyetçiliğe, doğa talanına ve emperyalizme karşı bir çağrıdır.
Gelin hep birlikte savaşsız, sömürüsüz ve demokratik bir toplum için 1 Eylül’de barışa ses verelim!”