BİNGÖL – Demokratik Kurumlar Platformu, Abdullah Öcalan’ın 9 Ekim 1998 tarihinde Suriye’den çıkarılmasının 27. yıldönümü dolayısıyla Bingöl’de basın açıklaması düzenledi. Etkinlik, DEM Parti Bingöl İl Binası önünde gerçekleştirildi.
Açıklamaya DEM Parti Bingöl Milletvekili Ömer Faruk Hülakü, DEM Parti Bingöl il yöneticileri ve Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Bingöl il yöneticileri katıldı.
Basın açıklamasında şu ifadeler yer aldı:
“9 Ekim 1998 tarihi, yalnızca Sayın Öcalan’a karşı yürütülen uluslararası bir komplonun başlangıcı değil; aynı zamanda Kürdistan ve Ortadoğu halklarının barış umutlarına yönelik kapsamlı bir saldırının da miladıdır. Bu komplo, Kürt halkının özgürlük iradesine, Ortadoğu’da demokratik dönüşümün öncülüğünü yapabilecek bir düşünceye karşı planlanmış uluslararası bir operasyondu.
Çünkü Sayın Öcalan’ın geliştirdiği düşünce ve paradigma, halkların karşı karşıya kaldığı savaş, sömürü ve tahakküm düzenine karşı, halkların ve inançların bir arada eşit ve özgür bir şekilde yaşayabileceğine ilişkin sunduğu çözüm perspektifiydi. Kapitalist Modernite’nin merkezleri bu fikri teslim almak, halkların özgür iradesini tutsak kılmak istedi. Ancak, İmralı’da 26 yıldır sürdürülen ağır tecrit koşullarına rağmen Sayın Öcalan’ın direnişi, tarihsel ölçekte bir düşünsel ve politik karşı duruş olarak komplonun hedefini boşa çıkarmıştır.
Kürt halkı yüzyılı aşkın bir süredir inkâr ve imha politikalarına karşı direniyor. “Kürtler yoktur” anlayışı, dört ulus-devletin ortak kurucu ideolojisi haline getirilmiş, her hak arayışı şiddetle bastırılmıştır. Ancak bu toprakların direniş geleneği, her seferinde bu karanlığı yarmıştır. Sayın Öcalan’ın tarih sahnesine çıkışı, bu yok sayılma zincirine vurulan bir halkın “varız” mührüdür. Kürt halkının, 52 yıllık özgürlük mücadelesiyle ulaştığı tarihsel aşama, artık hiçbir gücün “Kürt yoktur” diyemeyeceği bir dönemi yaratmıştır.
Ancak şunu biliyoruz ki; önderliği tutsak olan bir halkın özgürlüğü de eksik kalır. Sayın Öcalan’ın yıllardır İmralı’da maruz bırakıldığı ağır tecrit, sadece bir kişiye değil, bir halkın barış umuduna yöneltilmiş bir saldırıdır. Bu nedenle, Sayın Öcalan’ın fiziki özgürlüğü, tüm Türkiye halklarının demokratik bugünü ve geleceği açısından vazgeçilmez bir gerekliliktir.
2025 Ekim ayında ikinci yılını dolduran Küresel Özgürlük Kampanyası, Sayın Öcalan’ın fiziki özgürlüğünü sağlama, komplonun yarattığı karanlığı dağıtma ve Ortadoğu halklarını barışın ufkuna taşıma hedefiyle büyümektedir. Bizler de bu tarihsel kampanyanın parçası olarak, tüm Türkiye halklarının ve tüm demokrasi güçlerinin mücadelesini büyütme kararlılığındayız.
Kapitalist Modernite’nin Sayın Öcalan’ın yaktığı özgürlük ateşini söndürme çabaları boşa düşmüş, aksine bu ateş her geçen gün daha da gürleşmiş ve bugün Kürt halkı başta olmak üzere bütün Ortadoğu halklarının özgürlük yolunu aydınlatan bir meşaleye dönüşmüştür.
Şimdi bizlere düşen, bu meşaleyi elden ele, dünyanın dört bir yanında gezdirip Sayın Öcalan’ın özgürlüğünün yolunu açmaktır. Sayın Öcalan’ın özgürlüğü, halkların barışı, demokratik bugünü ve geleceği için en somut adım olacaktır. Komploya karşı sesimizi yükseltirken, özgürlüğün ve barışın sesini de hep birlikte büyütelim.”