Çewlik.net – Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, Cumhurbaşkanlığı Dolmabahçe Çalışma Ofisi’nde düzenlenen Yatırım Danışma Komitesi (YDK) Toplantısı’nda Türkiye ekonomisinin son 22 yıldaki dönüşümünü özetledi. 2002 öncesi 30 yılda 15 milyar dolar doğrudan yatırım çeken ülkenin, 2025 Temmuz itibarıyla 282 milyar dolara ulaştığını belirten Yılmaz, 2024’te 11,3 milyar dolarlık girişin 2025’in 7 ayında 8,4 milyar dolara çıktığını ve yıllıklandırılmış rakamın 13,8 milyar dolara zirve yaptığını kaydetti.
Kişi başı gelirin 2024 sonunda 15 bin dolara yaklaştığını, 2025 sonunda 17 bin doları aşacağını öngören Yılmaz, ihracatın 262 milyar dolara rekor kırdığını vurguladı.

Ekonomik İlerleme: Milli Gelir 238 Milyardan 1,4 Trilyona
Yılmaz, 2002’de 238 milyar dolar olan milli gelirin 2024 sonunda 1,4 trilyon dolara yaklaşacağını belirtti. Kişi başı gelirin dört kattan fazla artarak 15 bin dolara yaklaştığını ifade etti: “Bunun sonucunda Türkiye’nin küresel yatırım pastasındaki payını beş kat artırarak yüzde 1’e çıkardığını ve dünyanın önde gelen yatırım destinasyonlarından biri haline geldiğini” söyledi.
İhracatın 2002’de 36 milyar dolardan 2024’te 262 milyar dolara yükseldiğini anımsatarak, Cumhuriyet tarihinin rekorunun kırıldığını kaydetti. Sanayi, ulaştırma, enerji altyapısı, dijitalleşme ve beşeri sermaye alanlarındaki gelişimin küresel rekabet avantajı sağladığını vurguladı.
Yatırım Verileri: 282 Milyar Dolarlık Çekim Gücü
Yılmaz, 1973-2002 arası 30 yılda 15 milyar dolar doğrudan yatırım çeken Türkiye’nin 2025 Temmuz itibarıyla 2003’ten bu yana 282 milyar dolara ulaştığını belirtti: “2024 yılında uluslararası doğrudan yatırım girişi 11,3 milyar dolar olarak gerçekleşmiştir, 2025’in 7 ayında ise 8,4 milyar dolara ulaşmış, yıllıklandırılmış girişler 13,8 milyar dolar ile son yılların zirvesine çıkmıştır.”
2002’de 5 bin 600 olan uluslararası sermayeli şirket sayısının 87 bine yaklaştığını, bu şirketlerin Ar-Ge, tasarım, tedarik, lojistik ve bölgesel yönetim merkezleriyle Türkiye’yi entegre üs haline getirdiğini ifade etti. Son 15 yılda ihracatın üçte birini bu şirketlerin yaptığını, bunun %60’ından fazlasının orta-yüksek ve yüksek teknoloji ürünlerinden oluştuğunu aktardı: “Uluslararası şirketlerimiz özel sektör Ar-Ge harcamalarının yüzde 30’unu üstlenmiş, ayrıca 1,3 milyon kişilik istihdam oluşturarak kalkınmamıza doğrudan katkı sağlamıştır.”

Reform ve YDK’nin Rolü: Güvenilir Ekosistem
Yılmaz, son 20 yıldaki reformların yatırım ortamını dünya standartlarında güvenli ve öngörülebilir ekosisteme dönüştürdüğünü, başarının siyasi istikrar ve yatırımcı güvenine dayandığını dile getirdi. 2001’de kurulan Yatırım Ortamını İyileştirme Koordinasyon Kurulu (YOİKK) altında eylem planlarının hazırlandığını, 2004’ten beri Erdoğan başkanlığındaki YDK ile CEO’ları ve uluslararası kuruluşları buluşturduklarını belirtti:
“Ayrıca, 2004’ten bu yana Cumhurbaşkanımızın başkanlığında toplanan Yatırım Danışma Konseyi ile dünyanın önde gelen şirket üst yöneticilerini (CEO) ve uluslararası kuruluşları Türkiye’de buluşturarak iş ve yatırım ortamının iyileştirilmesine yönelik reform gündemimize küresel bir vizyon kazandırıyoruz.”
2024’teki 10. YDK toplantısında geri bildirimler ışığında reformları tatbik ettiklerini kaydetti.
Yeni Teşvik Sistemi: Yeşil ve Dijital Dönüşüm
Yılmaz, dijital ve yeşil dönüşümü artıran yeni yatırım teşvik sistemini Temmuz 2025’te yürürlüğe koyduklarını, katma değerli üretimi, yeşil ve dijital dönüşümü, bölgesel kalkınmayı önceleyen seçici bir sistem kurduklarını söyledi.
Temmuz 2025 İklim Kanunu’nun enerji verimliliği ve temiz teknoloji yatırımlarını hızlandıracağını, ihracatta karbon ayak izi uyumunu kolaylaştıracağını vurguladı:
“Kurulacak Emisyon Ticaret Sistemi ile şirketlere emisyon azaltımını daha düşük maliyetle gerçekleştirme imkanı sunabileceğiz. Ayrıca karbon kredisi ticaretinden doğacak yeni piyasa sayesinde ekonomimize katma değer oluşturmayı hedefliyoruz. Öte yandan 2026 yılının ilk çeyreğinde 5G ve fiber teknolojisini hayata geçiriyoruz.
Bu sayede, Türkiye’nin dijital dönüşümünü hızlandırarak sanayiden tarıma, ulaşımdan sağlığa kadar tüm sektörlerde verimliliği artıracak, ekonomimizin rekabet gücünü pekiştireceğiz. Yeşil enerji yatırımlarını hızlı bir şekilde hayata geçirilebilmek amacıyla yaptığımız yeni mevzuat düzenlemeleri sayesinde rüzgar enerjisi yatırımlarında dört yıl süren yatırım sürecinin iki yıla, güneş enerjisinde ise bu sürenin iki yıldan 1,5 yıla düşürülmesini sağladık.
İkiz dönüşümün insan kaynağı gereksinimlerini karşılamak amacıyla bu alanda sınıflandırılan mesleklere yönelik aktif iş gücü programları yürütüyor, mesleki eğitim kursları ve işbaşı eğitim programlar uyguluyor ve eğitim içerikleri geliştiriyoruz.”
Enflasyon ve Büyüme Hedefleri: Orta Vadeli Program
Yılmaz, Orta Vadeli Program’da sıkı para ve maliye politikalarıyla enflasyonu düşürürken, yapısal dönüşümle büyümeyi yukarı çekeceklerini dile getirdi:
“Haziran 2024’ten bu yana dezenflasyon süreci devam ediyor ve bu süreçte enflasyon oranını 42 puan düşürmüş bulunuyoruz. Hedefimiz kararlı bir şekilde mücadelemizi sürdürmek. 2026’da yüzde 20’nin altında, 2027’de ise tek haneli enflasyon oranlarına ulaşmaktır.”
Büyüme verileri: “2024’te ekonomimiz yüzde 3,3 büyüdü ve 2025’te de aynı oranı korumayı bekliyoruz. Dezenflasyon süreci ilerledikçe ve yapısal dönüşümler hayata geçtikçe büyümenin kademeli olarak verimliliğe dayalı olarak güçleneceğini öngörüyoruz. Bu kapsamda, 2026’da yüzde 3,8’e, 2027’de yüzde 4,3’e ve 2028’de yüzde 5’e ulaşmayı hedefliyoruz. 2024’te cari açığın milli gelire oranı yüzde 0,8’e geriledi. Programda öngördüğümüz yüzde 1,7’ydi. Bu konuda program hedeflerinden daha iyi bir noktada olduğumuzu ifade edebilirim. Bu olumlu gelişmenin devamıyla cari açığın milli gelire oranının daha da düşerek 2028’de yüzde 1’ler seviyesinde olmasını öngörüyoruz. Böylece dış finansman ihtiyacımızın belirgin şekilde azalacağını bekliyoruz. 3 Ekim itibarıyla brüt rezervlerimiz 186,2 milyar dolara yükseldi, risk primimiz 260 baz puanın altına geriledi, Türk lirasına olan güven artarak TL mevduatın payı yüzde 60’ın üzerine çıktı.”
Kamu maliyesi: “2024’te bütçe açığının milli gelire oranı yüzde 4,7 oldu. Deprem etkisi hariç tutulduğunda açığımız yüzde 3 seviyesinde gerçekleşmiştir. 2025’te bütçe açığını yüzde 3,6’ya, 2028’de ise yüzde 2,8’e düşürerek Maastricht kriterlerinin altına indirmeyi öngörüyoruz.”
Hedefler: “2025 yılı sonunda milli gelirimizin ilk kez 1,5 trilyon doları aşmasını, kişi başına düşen gelirimizin 17 bin doların üzerine çıkmasını ve ülkemizin Dünya Bankası sınıflamasına göre ilk kez yüksek gelirli ülkeler grubuna dahil olmasını bekliyoruz. 2028’de ise milli gelirimizin 1,9 trilyon dolara yaklaşmasını, kişi başına gelirin 21 bin dolar seviyesine yükselmesini bekliyoruz. 2028 sonunda ihracatımızın 300 milyar doların üzerinde olmasını, hizmet ihracatımızın ise 150 milyar doları aşmasını bekliyoruz. Program döneminde yine yaklaşık 2,5 milyon ilave istihdam oluşturulmasını ve dönem sonunda ilk defa yüzde 8’in altında bir işsizlik oranına ulaşmayı hedefliyoruz.”
Küresel Tedarik Zincirleri ve Dijitalleşme: 539 Proje
Yılmaz, jeopolitik riskler, iklim değişikliği ve dijitalleşmenin tedarik stratejilerini değiştirdiğini, Türkiye’nin stratejik konum, sanayi altyapısı ve lojistiğiyle merkez olduğunu belirtti. Ticaret Bakanlığı’nın Küresel Tedarik Zinciri Programı, gümrük ve lojistik süreçleri hızlandırıyor; Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’nın HIT-30 Programı, yapay zeka, yarı iletken, batarya ve yenilenebilir enerji yatırımlarına teşvik veriyor.
2030 Sanayi Stratejisi’nin imalat sanayisini teknoloji odaklı yapıya taşıdığını söyledi. Uluslararası Doğrudan Yatırım Stratejisi’nin yeşil dönüşüm ve dijitalleşmeyi öncellediğini, 2024’te 383 UDY projesinin %72’sinin nitelikli olduğunu aktardı: “Bu projeler arasında küresel tedarik zincirlerine entegrasyonu artıran üretim, Ar-Ge, lojistik ve satın alma merkezi yatırımları özellikle öne çıkmaktadır. Dahası, Türkiye son 10 yılda küresel tedarik zincirleriyle doğrudan bağlantılı 539 yatırım projesi çekerek, benzer konumdaki ülkelerle kıyaslandığında öne çıkmış, küresel şirketler için güvenilir, sürdürülebilir ve yenilikçi bir tedarik ortağı olduğunu açıkça göstermiştir.”
Dijitalleşme: “Dünyada rekabetin en kritik alanının dijitalleşme olduğunun altını çizen Yılmaz, Türkiye’nin genç ve dinamik nüfusu, güçlü mühendislik kapasitesi ve hızla gelişen teknoloji ekosistemiyle yeni nesil dijital yatırımlar için cazip bir teknoloji üssü olma konumunda bulunduğunu söyledi. 2030 Sanayi ve Teknoloji Stratejisi’nin, ülkenin dijital ekonomide liderliğini pekiştirmek için yapay zeka, yarı iletkenler, batarya teknolojileri, biyoteknoloji ve yeşil enerji gibi kritik alanlarda somut hedefler ortaya koyduğunu, HIT-30 Yüksek Teknoloji Yatırım Programı ile bu alanlara yatırım yapan şirketlere, vergisel avantajlar, hızlandırılmış izin süreçleri, istihdam ve enerji destekleri sunulduğunu anlattı.”
Ulusal Yapay Zeka Stratejisi kapsamında Türkçe büyük dil modelleri, süper-bilgisayarlar ve 5G ile akıllı üretim ve otonom sistemler için bölgesel merkez olunduğunu belirtti. 2024 UDY yatırımlarının %37’sinin dijitalleşme odaklı olduğunu, son 10 yılda 214 dijital proje çekildiğini, 1000+ Ar-Ge merkezi bulunduğunu ifade etti.
YDK’nin yatırım ortamına uluslararası bakış kazandırdığını, görüşmelerin güvenilirliği pekiştireceğini ekledi.