14.3 C
Bingöl
Pazartesi, Nisan 7, 2025

DİAYDER Davasında Gerekçeli Karar Açıklandı: Kürtçe Hutbe ve Vaaz Veren İmamlara Hapis Cezası

Çewlik.net – İstanbul 14’üncü Ağır Ceza Mahkemesi, DİAYDER’e bağlı 23 Kürt imamın yargılandığı davada gerekçeli kararını açıkladı. 6 imam beraat ederken, 9’una “örgüt üyeliği” suçlamasıyla 6 yıl 3 ay, 3’üne 7 yıl 6 ay hapis cezası verildi. Karar, Kürtçe hutbe ve vaazların “örgüt propagandası” olarak değerlendirilmesiyle tartışma yarattı.

Din Alimleri Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği’ne (DİAYDER) bağlı 23 Kürt imamın, Kürtçe hutbe ve vaaz verdikleri gerekçesiyle “örgüt üyesi olmak” ve “örgüt propagandası yapmak” suçlamalarıyla yargılandığı davada gerekçeli karar açıklandı. İstanbul 14’üncü Ağır Ceza Mahkemesi’nin 25 Ekim 2024’te verdiği karar, kamuoyunda geniş yankı uyandırdı. Mahkeme, 6 imam hakkında beraat kararı verirken, 9 imama “örgüt üyeliği” suçlamasından 6 yıl 3 ay, 3 imama 7 yıl 6 ay, 4 imama ise “örgüte bilerek ve isteyerek yardım etmek” suçlamasından 2 yıl 1 ay hapis cezası verdi. Gerekçeli kararda, Kürtçe hutbe ve vaazların “örgüt ideolojisini yayma” amacı taşıdığı iddia edildi. İşte davanın detayları ve gerekçeli kararın öne çıkan noktaları…

DİAYDER Davası: 23 İmamın Yargılandığı Süreç

DİAYDER’e bağlı 23 Kürt imam, 2021 yılında Kürtçe hutbe ve vaaz verdikleri gerekçesiyle “örgüt üyesi olmak” ve “örgüt propagandası yapmak” suçlamalarıyla yargılanmaya başlandı. İstanbul 14’üncü Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen dava, 25 Ekim 2024’te sonuçlandı. Mahkeme, gerekçeli kararını açıklayarak cezaların dayanaklarını detaylandırdı.

Gerekçeli kararda, Enver Karabey’in yaşamını yitirmesi nedeniyle hakkındaki davanın düşürüldüğü belirtildi. Halil Bulut, Hasan Karahan, İbrahim Yalın, Abdulhadi Öztekin, Ali Demir ve Mehmet Nas hakkında ise “inandırıcı delil bulunmadığı” gerekçesiyle beraat kararı verildi.

Hapis Cezalarının Gerekçeleri: Kürtçe Hutbe ve Vaazlar Suç Sayıldı

Mahkeme, hapis cezası verilen imamların eylemlerini “örgüt ideolojisine hizmet” olarak değerlendirdi. Gerekçeli kararda öne çıkan bazı detaylar şöyle:

  • Sefa Mehmetoğlu: Dijital veri incelemesinde, DİAYDER’e ait 2021 takviminde Kürt ve Kürdistan’a ilişkin bilgilerin bulunması, Civaka Îslamiya Demokratik (CİK) Başkanı Hafız Ahmet Turhallı ile fotoğrafı ve konuşmaları, evinde Abdullah Öcalan’ın kitaplarının bulunması, Özgür Gündem gazetesindeki yazılar suçlama gerekçesi oldu. Mehmetoğlu’nun Demokratik İslam Kongresi’nin (DİK) Facebook hesabında “orucun önemine” dair yazdığı bir yazının, “orucun bütün sistemlere başkaldırı olduğu, bir sivil itaatsizlik eylemlerinin provası” olarak değerlendirilmesi, “örgüte bilerek ve isteyerek yardım etme” suçlamasına dayanak yapıldı.
  • Lütfü Büyükefe: Büyükefe’nin vaazlarında, “Eğer cumhurbaşkanı barışçıl değilse, haksız ise bize özgürlük, barış, mücadele, birlik ve beraberlik yolu açılıyor. Bu yolda vereceğimiz mücadele inancımız için cihattır, ibadettir” ifadeleri ve “Filistin’e gözyaşı dökenlerin Kürtlere yönelik zulme sessiz kalmaması gerektiği” yönündeki sözleri suç sayıldı. Mahkeme, bu vaazların “örgütün dindar kitle üzerindeki etkisini artırarak halkın örgüte bağlılığını güçlendirdiği” iddiasıyla Büyükefe’ye “örgüte yardım” suçlamasından 2 yıl 1 ay hapis cezası verdi.
  • Mehmet İnan: İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nde gassal olarak çalıştığı belirtilen İnan’a, DİAYDER’in yardımıyla işe girdiği iddiasıyla “örgüte yardım” suçlamasından hapis cezası verildi. İnan’ın Kürtçe yayın yapan TV programlarına katılması, DİAYDER’e aidat ödemesi ve eylem ile etkinliklere katılımı “örgüt ideolojisine hizmet” olarak nitelendirildi.
  • Fevzi Barış: Barış’ın DAİŞ saldırısı sırasında Kobanê sınırına gitmesi, 2015’te sokağa çıkma yasaklarına karşı yapılan 3 günlük oruç eylemine katılması “örgüt amaçları doğrultusunda eylem” olarak değerlendirildi ve “örgüte yardım” suçlamasıyla cezalandırıldı.

Aileleri Barıştırmak ve Sarık-Cüppe Giymek Suç Sayıldı

Gerekçeli kararda, bazı imamların günlük faaliyetleri ve kültürel pratikleri de suçlama konusu yapıldı:

  • Hafit Tunç: “Örgüt üyeliği” suçlamasından 6 yıl 3 ay hapis cezası alan Tunç’un, “örgütle bağlantılı kişilerle telefon görüşmesi yaptığı”, telefonunda Mahsun Korkmaz’ın fotoğrafının bulunduğu, çatışmalarda çocuklarını kaybeden ailelere yardım ettiği ve kavgalı aileleri barıştırdığı belirtildi. Mahkeme, bu eylemleri “örgüt üyeliği” suçuna delil saydı.
  • Ali Fuat Hatip: Hatip’in Kürtçe yayın yapan TV programlarına katılması ve “örgütle bağlantılı olduğu iddia edilen ailelere yardım etmesi” suçlama gerekçesi oldu. Bu eylemler, “örgüt üyeliği” suçuna delil olarak gösterildi.
  • Nur Mehmet Işık: Işık’ın evinde PKK’li oğlu Kasım Işık’ın fotoğrafının bulunması, DİAYDER üyeliği, Demokratik İslam Kongresi’nin çalışmalarına katılması, mevlit okuması, PKK’lilerden “gerilla” olarak bahsetmesi, sarık ve cüppe giymesi “örgüt üyeliği” suçlamasına gerekçe yapıldı.

Kayyım Açıklamasına Katılmak ve Öcalan’ın Özgürlüğünü Talep Etmek Suç Sayıldı

Gerekçeli kararda, bazı imamların siyasi açıklamalara katılması ve Abdullah Öcalan’ın özgürlüğünü talep etmesi de cezaya dayanak oldu:

  • İbrahim Şek: Şek’in DAİŞ’in Kuzey ve Doğu Suriye’ye yönelik saldırıları sırasında Pirsûs’ta nöbete katılması, sokağa çıkma yasakları döneminde Silvan’da bulunması, cezaevindeki yakınlara para göndermesi ve 23 Eylül 2019’da “Kayyım darbesine karşı hakkın yanındayız” açıklamasına katılması “örgüt üyeliği” suçlamasına gerekçe yapıldı. Şek’in YPG’ye destek çağrısı ve “DEAŞ’e Türkiye’nin destek verdiği” yönündeki beyanları da suç sayıldı.
  • Ekrem Baran, Mehmet Emin Aslan, Rıza Oğur: Bu üç imama “örgüt üyeliği” suçlamasından 7 yıl 6 ay hapis cezası verildi. Gerekçeler arasında, DİAYDER’in yönetiminde yer almaları, Abdullah Öcalan’ı “barışın mimarı” olarak tanımlamaları, Öcalan’ın serbest bırakılmasını istemeleri, “öz yönetimin İslam’a uygun olduğunu” savunmaları ve “Kayyuma karşı halkın yanındayız” açıklamasına katılmaları yer aldı.

DİAYDER Üyeliği ve Günlük Faaliyetler Suçlama Konusu Oldu

Gerekçeli kararda, DİAYDER üyeliği ve günlük dini faaliyetler de suçlama konusu yapıldı:

  • Aydın Ayhan: Ayhan’ın vaazlarının “siyasi içerikli” olduğu, “direniş oruçlarına” katıldığı, sokağa çıkma yasakları döneminde operasyonların durmasını istediği ve DİAYDER’in açıklama ve toplantılarına katıldığı belirtilerek “örgüt üyeliği” suçlamasıyla cezalandırıldı.
  • Nasri Tonğuç: Tonğuç’un “örgütle bağlantılı kişilerle telefon görüşmesi yaptığı”, “DİAYDER: Cenazelerin verilmemesi İslam’a aykırı” açıklamasına katılması ve KCK operasyonlarını protesto için “Ben KCK’liyim” dilekçesi vermesi “örgüt üyeliği” suçlamasına gerekçe oldu.
  • Nezir Erdemci ve Fahrettin Ülgün: Erdemci’nin DİAYDER üyeliği, “örgütle bağlantılı kişilerle görüşmesi” ve sokağa çıkma yasakları döneminde Rezan’da bulunması; Ülgün’ün ise dernek saymanı ve HDK üyesi olması “örgüt üyeliği” suçlamasına dayanak yapıldı.

Tartışmalar ve İnsan Hakları Boyutu

DİAYDER davası, Kürtçe hutbe ve vaazların “örgüt propagandası” olarak değerlendirilmesi nedeniyle insan hakları savunucuları tarafından eleştiriliyor. Dava sürecinde Kürtçe hutbe ve vaazların suçlama konusu yapılması, “din ve vicdan hürriyetinin ihlali” olarak nitelendirildi. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) İzzettin Doğan ve Türkiye kararına atıfta bulunan savunmalar, bu tür eylemlerin düşünce ve ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirilmesi gerektiğini savundu.

İlginizi Çekebilir

- Reklam -

Son Haberler