Çewlik.net – Diyarbakır’da LGBTİ+, kadın ve insan hakları örgütleri ile barış, araştırma ve kültür-sanat alanında faaliyet gösteren kurum temsilcileri, 2. KuirFest Amed kapsamında düzenlenen Barış Forumu’nun ardından “LGBTİ+, Kadın ve İnsan Hakları Savunucularının Barış Deklarasyonu”nu yayımladı.
Deklarasyon, eşitlikçi, kapsayıcı ve sürdürülebilir bir barışın inşası için ortak bir çağrı niteliği taşıyor.
Barışa Duyulan Özlem ve Kolektif Hafıza
Deklarasyonda, geçmiş barış süreçlerinde atılan adımların dava dosyalarına delil sayıldığı, eşitlik ve özgürlük taleplerinin suçla ilişkilendirildiği ve toplumsal travmaların ağır bedellerle sonuçlandığı vurgulandı.
2013-2015 yıllarında kültür-sanat etkinlikleriyle yaratılan umut dolu atmosferin, 2015 sonrası çatışmalar, olağanüstü hal, kayyum atamaları ve sivil toplum üzerindeki baskılarla kesintiye uğradığı belirtildi.
Hak savunucuları buna rağmen barışa olan inancı koruma kararlılığını ifade ederek, hak, adalet ve eşitlik mücadelesinin meşru sesini yükselttiğini söyledi.
Barışın Temel İlkeleri
Deklarasyon, barışın toplumun tüm kesimlerinin katılımıyla inşa edilmesi gerektiğini savunarak altı temel talep sıralıyor:
- Eşitlik ve Güvence: Barış sürecinde tüm halkların kimliklerı ve dillerinin eşit şekilde tanınması ve bu eşitliğin yasal ve kurumsal güvencelerle korunması gerektiği söylendi. Hiçbir kimlik, inanç, dil, cinsel yönelim veya cinsiyet kimliğinin görünmez kılınmaması gerektiği ifade edildi.
- İfade ve Örgütlenme Özgürlüğü: Barış talebinin suç sayılmaktan çıkarılması, protestoların ve barışçıl eylemlerin engellenmemesi gerektiği vurgulandı. Toplumsal muhalefetin ve demokrasinin barışla bağlantısı öne çıkarıldı.
- Seçme ve Seçilme Hakkı: Kayyım uygulamalarına son verilmesi gerektiği, seçilmişlerin hakları korunması ve belediye hizmetlerinin halkın tüm kesimlerine açık olması gerektiği kaydedildi.
- Kapsayıcı ve Sürdürülebilir Barış: Şeffaf, uzlaşıya dayalı ve tarafsız bir yargı sistemiyle desteklenen bir barış süreci talep edildi. Yargının siyasallaşması, güven ortamını zedeleyen bir engel olarak nitelendirildi.
- Kültür-Sanat Yasaklarının Kaldırılması: Kürt kültürü ve sanatı üzerindeki baskıların sona ermesi, kültürel üretimin ulus ötesi karşılaşmalara açık hale getirilmesi istendi. Sanat ve kültür üreticilerinin barış masasının aktif aktörleri olarak tanınması gerektiği belirtildi.
- Eşit ve Adil Barış: Toplumsal cinsiyet eşitliği ve kültürel çoğulculuğun merkeze alındığı, hakikatler komisyonu gibi mekanizmalarla desteklenen bir barış süreci önerildi. Barışın, “teslim olma” değil, tüm kesimlerin onurunu koruyan bir süreç olması gerektiği vurgulandı.
‘Barış, Onu Savunanlar Kadar Güçlü’
Deklarasyonda, barışın ancak toplumsal kesimlerin aktif katılımıyla mümkün olacağı belirtilerek, “Barış, onu savunanlar kadar güçlü olabilir ve ancak onlarla topluma sirayet edebilir” ifadelerine yer verildi.
Kadın ve LGBTİ+’ların taleplerinin dinlenmediği bir barış sürecinin kalıcı olamayacağı vurgulandı. Sürecin yalnızca siyasi müzakerelerle değil, mahallelerden üniversitelere, sendikalardan sanat alanına kadar toplumun tüm kesimlerinin katılımıyla şekillenmesi gerektiği ifade edildi.
Barışa Çağrı
LGBTİ+, kadın ve insan hakları savunucuları, deklarasyonla birlikte barışın eşitlikçi, kapsayıcı ve onurlu bir şekilde inşa edilmesi için dayanışma ve mücadele vurgusu yaptı.
Barışın, tüm toplumun iradesi ve eşit temsiliyle mümkün olacağı belirtilerek, sürecin “terörle mücadele” retoriğinden arındırılması ve toplumsal cinsiyet karşıtı söylemlerin sona ermesi gerektiği ifade edildi.
İmzacı Örgütler
Deklarasyonu imzalayan örgütler arasında Barışa İhtiyacım Var Kadın İnisiyatifi (BİV), Diyarbakır Barosu Kadın ve LGBTİ+ Hakları Merkezleri, İnsan Hakları Derneği (İHD) Diyarbakır Şubesi, Keskesor LGBTİ+ Oluşumu, Pembe Hayat Derneği, KuirFest, Rosa Kadın Derneği, Sosyal Politika, Cinsiyet Kimliği ve Cinsel Yönelim Çalışmaları Derneği (SPoD) ve Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) Diyarbakır Temsilciliği yer alıyor.