Fotoğraf: MA
Çewlik.net – Eğitim Sen’in Diyarbakır şubeleri “Anadilinde Eğitimde Çözüme Doğru: Olanaklar, Engeller, Öneriler” çalıştayı düzenledi. İki gün süren etkinlik, hukuk, pedagoji, dünya deneyimleri ve demokratik eğitim modelleri gibi konuları ele alarak kapsamlı bir tartışma platformu sundu. Çalıştayın ön raporu, anadilinde eğitimin toplumsal barışa katkısını ve bu hakkın önündeki engelleri detaylı bir şekilde ortaya koyuyor.
Eğitimin, bireyin kendini özgürce ifade edebilmesi ve toplumsal hakikatine uygun bir yaşam sürebilmesi için vazgeçilmez bir insan hakkı olduğunu ifade eden Eğitim Sen, Türkiye’de tekçi devlet anlayışının, farklı etnik kökenlerden ve kültürel kimliklerden bireylerin anadilinde eğitim hakkını kullanmasının önünde ciddi engeller oluşturduğunu belirtiyor. Eğitim Sen Amed Şubeleri, bu sorunu çözmek için düzenlediği çalıştayda, anadilinde eğitimin hem bireysel hem de toplumsal barış için taşıdığı önemi vurguladı.
Çalıştayda, 14 uzman konuşmacı sunum yaptı ve 46 katılımcı kurum önerilerini paylaştı. Tartışmalar, anayasal düzenlemeler, pedagojik yaklaşımlar ve dünya çapındaki anadilinde eğitim örnekleri etrafında şekillendi. Çalıştayın temel soruları şunlardı:
Raporda, anadilinde eğitimin yalnızca bireysel bir hak olmadığı, aynı zamanda toplumun kolektif haklarıyla da örtüştüğü belirtiliyor. Anadilinde eğitim hakkı, bireyin ruhsal bütünlüğünü korurken, toplumun kendine yabancılaşmasını da önlüyor. Dil haklarının diğer temel haklarla birlikte güvence altına alınması, toplumsal patolojilerin azalmasına ve barışçıl bir toplumsal yapının oluşmasına katkı sağlıyor.
Çalıştay, anadilinde eğitimin sadece bir eğitim meselesi olmadığını, aynı zamanda Kürt sorununun barışçıl çözümüne yönelik bir adım olduğunu ortaya koydu. Türkiye’nin mevcut siyasi gündemi ve uluslararası konjonktür, bu hakkın tartışılmasını zorunlu kılıyor. Eğitim Sen, bu süreçte bir emek ve sivil toplum örgütü olarak sorumluluk üstleniyor.
Çalıştayda, Osmanlı İmparatorluğu’ndaki kısmi adem-i merkeziyetçi yapının, halkların kültürel kimliklerini korumasında etkili olduğu ifade edildi. Ancak, 19. yüzyıldan itibaren başlayan merkeziyetçi politikalar, özellikle 1924 Anayasası ile mutlak bir tekçi yapıya dönüştü. 1982 Anayasası ise, Türkçülük ekseninde şekillenen imha ve inkâr politikalarını “değiştirilemez” maddelerle pekiştirdi.
1990’lı yıllarda Kürt realitesinin siyasi gündeme girmesiyle anadilinde eğitim tartışmaları başladı, ancak bu tartışmalar genellikle siyasi pragmatizmle sınırlı kaldı. 2000’li yıllarda AB üyelik süreci ve 2011 çözüm süreci, anadilinde eğitim hakkını gündeme taşısa da, devlet bu hakkı hayata geçirme konusunda çekinceli davrandı. Bugün, anadilinde eğitim yalnızca ortaokullarda seçmeli Kürtçe dersleriyle sınırlı ve bu derslerin uygulanmasında bile ciddi eksiklikler bulunuyor.
Raporda, anadilinde eğitimin önündeki en büyük engelin tekçi devlet anlayışı olduğu vurgulanıyor. Ayrıca, bu anlayışın, farklı dilleri ve kültürleri yok sayarak asimilasyon politikalarını bir strateji haline getirdiği belirtiliyor. Raporda, anadilinde eğitim hakkının reddi, bireylerin eğitim sistemi dışına itilmesine, kamusal alandan uzaklaşmasına ve ekonomik faaliyetlerden kopmasına neden olduğuna dikkat çekiliyor.
Özellikle Kürtçe’nin Kurmancî ve Kırmanckî (Zazakî) lehçeleri, asimilasyonun ağır etkilerine maruz kalıyor. Kırmanckî lehçesinin isimlendirilmesi bile tartışma konusu olurken, bu lehçenin basın-yayın ve eğitim materyali geliştirme süreçlerinde ciddi eksiklikler göze çarpıyor. Çalıştay, Kürtçe’nin tüm lehçelerinin bütünlüklü bir şekilde ele alınması ve her lehçenin eğitim dili olarak kullanılabilmesi için kapsayıcı uygulamalar öneriyor.
Çalıştay, anadilinde eğitim meselesine kadın özgürlüğü perspektifinden yaklaşmanın önemine dikkat çekti. Cumhuriyetin ilk yıllarından itibaren kız çocuklarının yatılı bölge okullarında anadillerinden uzaklaştırılması, sadece dilin değil, kadın kültürünün de asimile edilmesini hedefledi. Raporda, tekçi ve cinsiyetçi eğitim modelleri yerine, çocuğun ailesiyle bağlantısını sürdürebileceği, yerel ve erişilebilir eğitim mekanlarının kurulması gerektiği belirtildi.
Anadilinde eğitim, ekolojik, demokratik ve kadın özgürlükçü bir anlayışla yeniden yapılandırılmalı. Bu modelde, kadınlar ve erkekler eşit, özgür ve üretken bir yaşam sürdürebilmeli.
Çalıştay, anadilinde eğitim hakkının tüm yurttaşlar için eşit bir şekilde tanınması için yeni bir anayasa hazırlanmasını öneriyor. Bu anayasa, toplumun tüm kesimlerinin ortak ruhunu yansıtmalı ve dil haklarını güvence altına almalı. Devlet mekanizmasının, anadilinde eğitimin bölünmeye yol açacağına dair çekincelerini aşması gerekiyor.
Demokratik eğitim modeli, demokratik ulus anlayışı temelinde inşa edilmeli. Bu modelde:
Bu önerilerin hayata geçirilmesi için tüm toplumsal kesimlerin katkısıyla bir program hazırlanmalı.
Eğitim Sen, çalıştaydan çıkan sorumlulukları üstlenerek, anadilinde eğitim hakkının hayata geçirilmesi için mücadele etmeye devam edeceğini duyurdu. Yakında yayımlanacak Çalıştay Sonuç Raporu, detaylı önerileri ve eylem planını kamuoyuyla paylaşacak. Çalıştaya katkı sunan dil, bilim, kültür, kadın, edebiyat ve hukuk çevrelerine teşekkür eden Eğitim Sen, ortak bir yol haritasında buluşma çağrısı yaptı.
BİNGÖL - Bingöl'ün Genç ilçesi Yayla köyü Tabantepe Mevkiinde trafik kazası meydana geldi. Kaza, bugün…
BİNGÖL - Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi Bingöl İl Örgütü, kentteki yerel medya çalışanlarıyla kahvaltı…
BİNGÖL - Bingöl Simani Mahallesi’nde dün (13 Nisan) Pir Ali Kız Öğrenci Yurdu yakınlarında bir…
Çewlik.net - Türk Tabipleri Birliği (TTB), infaz hukuku ve sağlık hakkı ihlalleri konusundaki sorunları ele…
BİNGÖL - Bingöl-Muş Bulvarı’nda, Pir Ali Bey Kız Öğrenci Yurdu önünde karşıdan karşıya geçmeye çalışan…
BİNGÖL - Yeniden Refah Partisi Bingöl İl Başkanlığı 3'üncü Olağan Kongresi bugün Bingöl Belediyesi Konferans…