Emin Turhallı
İlk insan yerleşik hayata geçtiğinde doğadan koptu. Tohumu çaldı, toprağı sürdü, hayvanı evcilleştirdi. Artık yaşam, doğanın cömertliğine değil, insanın emeğine bağlıydı. Tarım başladı, artı ürün ortaya çıktı; hayvan ve toprak mülkiyeti doğdu. İnsan, üretimi kontrol eden güç kazandı, toplumda zengin–yoksul ayrımı başladı.
Bundan sonra tarih, emeğin ve malın yarattığı sınıflarla şekillendi:
Köleci toplumda bir avuç insan üretimin sahibiydi, çoğunluk köleydi.
Feodal düzende toprak sahipleri ile serfler arasındaki fark uçurumdu.
Kapitalizmde paranın ve sermayenin sahibi, emeği satmak zorunda kalan işçi sınıfı ile karşı karşıya.
Tarih boyunca emek, para ve mal/mülk, doğadan kopmuş bir yaşamı meşrulaştırdı. İnsan, doğayla uyumlu yaşamayı unuttu; doğa ise “sömürülen bir kaynak” hâline geldi. Fabrikalar, termik santraller, betonlaşan şehirler, kirlenen nehirler… Hepsi emeğin ve kazancın doğa ile çatıştığı alanlar.
Oysa doğa bize başka bir düzen gösteriyor. Bir dut ağacı, bir badem ağacı, dağ keçileri ve yaban arıları, insan müdahalesi olmadan yaşam döngüsünü sürdürüyor. Su, toprak, güneş ve rüzgar; hiçbir ücret, mülk veya güç istemeden canlılara hayat veriyor. Doğa emeksiz, parasız ve mülksüz bir dengeyle işliyor.
Biz de insan olarak bu döngüye uyum sağlayabiliriz. Masanobu Fukuoka’nın Japonya’da 55 yıl boyunca kazmasız ve pulluksuz yaptığı tarım bunu kanıtlıyor. Ben de Sarım Havzası’nda yaptığım küçük denemede 55 kilo arpa tohumundan 225 kilo arpa hasadı aldım. Doğaya bırakılan keklik çoğalıyor, hamsiyi avlamasan ertesi yıl bereket geri geliyor.
Bütün mesele, emeği, parayı ve mülkü doğayla uyumlu bir şekilde kullanmayı öğrenmekte. Emeksiz, parasız, pulsuz ve mülksüz bir yaşam mümkün. İnsan, doğayla savaşmak yerine onun ritmine uyarsa, hem kendi emeğini hem de doğayı boşa harcamaz.
Artık sormak gerek: on bin bin yıldır emeğin, paranın ve mülkün peşinden koşarken hayatı zorlaştırdık. Doğa bize bir kez daha gösteriyor ki yaşam, güneşten gelen enerji ve sudan ibaret. Gelin, doğayla uyumlu bir hayat kuralım. Emeksiz, parasız, pulsuz ve mülksüz bir yaşam mümkün.




