BİNGÖL – Bugün, Bingöl’ün yetiştirdiği en değerli sanatçılardan biri olan Rençber Aziz’in (1955-1988) vefatının yıldönümü.
33 yıllık kısa ama dopdolu yaşamına, görme engeline rağmen mücadeleci ruhu, devrimci kişiliği ve Zazaca müziğe kazandırdığı eşsiz eserlerle damga vuran Aziz, halkın ozanı olarak gönüllerde taht kurdu. Onun müzik kariyeri ve toplumsal sorunlara duyarlılığı, bugün hâlâ yeni nesillere ilham veriyor.
Hayata ve Zorluklara Karşı Direnç
1955 yılında Bingöl’ün Wusfan (Aşağı Akpınar) köyünde doğan Rençber Aziz, henüz bir yaşındayken geçirdiği bir hastalık nedeniyle gözlerini kaybetti.
Ancak bu engel, onun ne müziğe olan tutkusunu ne de toplumsal adaletsizliklere karşı duruşunu durdurabildi. Muhafazakâr ve feodal bir aile ortamında büyüyen Aziz, babasının hafız olması yönündeki beklentilerine rağmen sanatçı kimliğini seçti.
Kuran kursuna devam ederken bir yandan da bağlama çalmayı öğrenerek müzikle tanıştı. 1971 Bingöl depreminde annesini kaybetmesi, onun hayatındaki en büyük acılardan biri oldu, ancak bu trajedi bile onun mücadele azmini kıramadı.
Devrimci Bir Sanatçı
Rençber Aziz, 1970’li yıllarda İstanbul’da devrimci ve yurtsever çevrelerle tanıştı. Sosyalist dünya görüşünü benimseyen Aziz, müziğini halkın sorunlarını dile getirmek için bir araç olarak kullandı.
Zazaca, Kurmancca ve Türkçe eserleriyle aşk, hasret, özgürlük ve yurtseverlik temalarını işledi. 1977’de kendi bestelerini yapmaya başlayan Aziz, toplumsal meselelere duyarlı sözleriyle dikkat çekti.
Ancak bu cesur duruşu, siyasi propaganda yaptığı gerekçesiyle 1977’de tutuklanmasına ve yedi ay hapis yatmasına neden oldu.
Hapisten çıktıktan sonra Bingöl’e dönen Aziz, devam eden siyasi baskılar nedeniyle 1978’de Almanya’ya iltica etti. Hannover’de yaşamaya başlayan sanatçı, burada da müziğini sürdürmeye devam etti. İlk albümü Hasreta Azadi/Özgürlük Özlemi’ni çıkararak Zazaca müziğe derin bir içtenlik ve uyum kattı.
Eserleri, yasaklanmasına rağmen el altından kopyalanarak geniş kitlelere ulaştı. Aziz’in müziği, sadece bir sanat değil, aynı zamanda toplumcu-gerçekçi bir başkaldırıydı.
Şüpheli Ölüm ve Geride Kalan Miras
1988 yılında, henüz 33 yaşındayken Hannover’de yüksek bir binadan düşerek hayatını kaybeden Rençber Aziz’in ölümü, hâlâ sır perdesiyle çevrili. Birçok kişi, onun devrimci duruşu nedeniyle cinayete kurban gittiğini düşünüyor.
Ölümünün ardındaki gerçekler aydınlatılamamış olsa da, Aziz’in bıraktığı müzikal miras yaşamaya devam ediyor.
Sanatçının eserleri, özellikle Mikail Aslan tarafından yeniden yorumlanarak geniş kitlelerle buluştu.
Ancak Aziz’in şarkılarının politik özünden koparılıp sadece eğlence müziği olarak sunulması, onun devrimci ruhuna haksızlık olarak görülüyor.
Aziz, popüler olma kaygısı gütmeyen, halktan yana ve yurtsever bir sanatçıydı. Onun müziği, Zazaca’nın içtenliğini ve coğrafyasının acısını yansıtan bir ayna gibiydi.
“Kızıl Bir Zaza”nın Anısı
Rençber Aziz, görmeyen gözleriyle dünyayı anlamaya ve değiştirmeye çalışan bir ozandı. Sazı ve sözüyle, halkın acılarını, özlemlerini ve mücadelesini dile getirdi.
Onun “kızıl” duruşu, sadece müzikle değil, aynı zamanda cesaretiyle de hafızalara kazındı. Bugün, ölüm yıldönümünde, Aziz’in devrimci kişiliği ve müziği, hâlâ toplumsal adalet arayışında olanlara ilham veriyor.
Rençber Aziz’in Bilinen Şarkıları Rençber Aziz’in eserleri, Zazaca ve Kurmancca sözleriyle halkın yüreğine dokundu. Sanatçının bilinen bazı şarkıları:
- Hamal Seyfo
- Merhaba
- Îna Kênêk Kûmca Ra Wa
- Ez Nîweşa
- Way Way Nînna
- Bîra Wo
- Dîlo Dîlo
- Nazewcîm
- Bîngöl Şewîtî
- Lo Lo Bîra
- Lo Halê Mîn
- Welate Me Kurdîstane E
- Vur Dumana Gel İmana
- Şûno Şûno
- Çi Ra