Yeni eğitim-öğretim yılı heyecanı tüm Türkiye’yi sarmışken, binlerce Kürt çocuğu anadilinde eğitim alma hakkından mahrum kalmaya devam ediyor. Kürt sorununun temel nedenlerinden biri olan anadil yasağı, resmi kurumlarda Kürtçe’nin hala “bilinmeyen dil” olarak tanımlanmasıyla 2025-2026 döneminde de kendini gösteriyor.
Bu duruma tepki gösteren sivil toplum kuruluşları, Amed’de (Diyarbakır) İl Milli Eğitim Müdürlüğü önünde anlamlı bir basın açıklaması düzenledi. Eğitim Sen Amed Şubesi, Mezopotamya Dil ve Kültür Araştırmaları Derneği (MED-DER) ile Kürt Toplum Bilimleri Araştırma Derneği öncülüğünde gerçekleştirilen eylemde, anadilde eğitim talebi yüksek sesle dile getirildi.
Eyleme katılan Kürtçe dil eğitmenleri Berivan Duman ve Dilan Güvenç, konuşmalarında barışın anahtarı olarak anadile statü talebini vurguladı. Bu protesto, sadece Amed’le sınırlı kalmadı; Şırnak, Van ve Cizre gibi illerde de benzer eylemlerle Kürtçe eğitim yasağına karşı ulusal bir farkındalık kampanyası başlatıldı.
Anadil Yasağı Neden Devam Ediyor?
Türkiye’de Kürtçe eğitim uzun yıllardır tartışma konusu. Anayasa’nın 42. maddesi gereği eğitim dili Türkçe olarak zorunlu kılınırken, Kürtçe yalnızca seçmeli ders olarak sınırlı kalıyor. Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin’in 2025 açılış töreninde belirttiği gibi, okullarda Kürtçe ve Zazaca seçmeli dersler sunulsa da, bu uygulama milyonlarca Kürt çocuğun anadilinde tam eğitim almasını sağlamıyor. DEM Parti Eğitim Politikaları Komisyonu’na göre, 2025-2026 eğitim yılında başta Kürt çocuklar olmak üzere milyonlarca öğrenci bu haktan yoksun kalacak – bu da bir “insanlık suçu” olarak nitelendiriliyor.
Eylemciler, Avrupa’daki örnekleri hatırlatarak Türkiye’ye çağrı yaptı: Almanya’da Kürt okulları açılırken, neden Türkiye’de binlerce yıllık Kürt nüfusu anadilinde eğitim alamıyor? Bu soru, Kürtçe eğitim engellerinin sadece pedagojik değil, aynı zamanda kültürel asimilasyon aracı olduğunu gösteriyor.
Berivan Duman: “Anadilimiz Kırmızı Çizgimizdir!”
Kürtçe dil eğitmeni Berivan Duman, barış sürecinin temel taşını anadile statü olarak tanımladı. Duman, şöyle dedi:
“Bizler Kürdüz ve anadilimiz de Kürtçe. Her ülkede olduğu gibi bizler de anadilimizde eğitim olsun istiyoruz. Bir örnek verecek olursak, Almanya’da Kürt dili için okul açıldı. Burada milyonlarca Kürt var, binlerce yıldır burada yaşıyoruz, neden bizler de ülkemizde, kentlerimizde anadilimizde eğitim göremiyoruz? Anadilimiz bizim için çok önemli, kırmızı çizgimizdir. Eğer barış olacaksa bu anadilimizi özgürce kullanabilmemizle sağlanabilir. Artık bu zulmün son bulmasını istiyoruz, yıllardır Kürtler bu topraklarda yaşıyor, bizler de artık bir statü istiyoruz. Bunun başlangıcı da dil ile olabilir. Böylelikle barış da gelebilir.”
Dilan Güvenç: “Her Çocuğun Anadilde Eğitime İhtiyacı Var”
Dilan Güvenç ise, çocukların psikolojik ve toplumsal gelişimine vurgu yaptı. Güvenç, Türkiye’nin yüz yıldır sistematik olarak anadil eğitim hakkını engellediğini belirterek şunları ekledi:
“Her çocuğun anadilde eğitim alma hakkı var ancak Türkiye’de yüz yıldır bu hak sistematik biçimde engelleniyor. Mevcut yasalar nedeniyle Kürtçe, resmî eğitim dili olarak kabul edilmiyor. Bizler her Kürdün, her çocuğun anadilde eğitime ihtiyacı olduğunu söylüyoruz ve bu amaçla buradayız. Anadilde eğitim ve anadile statü talep ediyoruz. Bu talep önemli çünkü her çocuk kendi dili ve kültürüyle büyür. Ancak çocuklar okula yabancı bir dille başlıyor ve bu durum son dönemde daha da görünür hale gelen olumsuz etkiler yaratıyor. Bu hem toplumsal hem de psikolojik açıdan kabul edilebilir bir durum değil.”
Güvenç, konuşmasını “Her ulus dili ile vardır” sözleriyle noktaladı ve ekledi:
“Eğer anadilde eğitim olmazsa, o dil varlığını sürdüremez. Bugün komisyonlar kuruluyor, mecliste bu konular konuşuluyor. Eğer Kürt sorunu çözülecekse, Kürtçenin kabul edilmesi gerekiyor. Bu konu gündeme gelmez, tartışılmazsa süreci gerçekçi göremeyiz. Sürecin samimiyetini göstermek için de anadilde eğitim hakkının tanınması gerekiyor.”