BİNGÖL – Eğitim Sen Bingöl Şubesi, Kürt siyasetçi Said Elçi’nin ölüm yıldönümü nedeniyle “Said Elçi-Bir Misyon, Bir Lider” kitabının yazarı Doç.Dr. Nurettin Beltekin’in katılımıyla bir söyleşi düzenledi.
KESK binasında gerçekleşen söyleşiye Eğitim Sen üyeleri, Bingöl Üniversite öğrencileri ve çok sayıda kişi katıldı.
Söyleşiden önce kısa bir konuşma yapan Eğitim Sen Bingöl Şube Başkanı Murat Korlaelçi, “İki Said olayı bizim için hep bir muaammaydı. Bir Said, Dersimli Said Kırmızıtoprak, (Doktor Şivan) diğeri Bingöllü olan Said Elçi. Değerli hocamız bugün Bingöllü Said’i anlatacak” dedi.
“Said Elçi Yakın Kürt Tarihinin Kurucu Liderlerindendir”
Korlaelçi’nin konuşmasının ardından söz alan Doç.Dr. Nurettin Beltekin, “Said Elçi olayı aslında yakın Kürt tarihinin en önemli olaylarından bir tanesidir. Bir dönüm noktasıdır. Ve bugün bugünlerde yaşadığımız bu dönüşümün de esasında önemli dönüm noktalarından bir tanesidir. Yakın Kürt tarihinin kurucu liderlerinden biridir Said Elçi” dedi.
“Kürt Tarihi, Elçi’yi İhmal Etti”
Elçi’nin modern Kürt tarihinde Kürtlerin davasını yeniden organize ederek tekrar aktive edebilme becerisi göstermiş çok önemli bir lider olduğunu belirten Beltekin, “Bu açıdan aslında çokça üzerinde düşünmemiz gereken, konuşmamız gereken bir lider olmasına karşın Kürt tarihi onu ihmal etti” diye konuştu.
1 Haziran’ın Elçi’nin ölüm yıldönümü olduğunu hatırlatan Beltekin, sadece Diyarbakır’da küçük bir anma yapıldığına dikkat çekerek, “Onu Kürt tarihinde çok farklı bir yerde konumlandırmamız gerekirken bunu ihmal ediyoruz. Beni bu kitaba kitabı yazmaya sevk eden de aslında buydu. Bu ihmaldi. Neden onu ihmal ettik?” ifadelerini kullandı.
“Kürtler Yeni Dönemde Temsilsiz Kalacaktı”
Elçi’nin siyasete girdiği zamanda mevcut siyasi ortamı anlatarak sözlerine devam eden Beltekin, şunları söyledi:
“Hatırlayın, Türkiye’nin kuruluş sürecinde, bütün süreçlerde Kürtler var. Kongrelerde, protokollerde, meydanlarda Kürtler var ama kuruluşta Kürtler yok. Kürtler yeniden inşa sürecine müdahil olmak için her şeyi yaptılar. İsyan ettiler, diplomatik çabalara giriştiler Farklı şeyler yaptılar ama Cumhuriyet onları duymadı.
25 ve 38 isyanlarıyla beraber Kürtler tamamen büyük bir sessizliğe gömüldüler. Biz buna fetret dönemi diyoruz veya bazı arkadaşlar buna sessizlik dönemi diyorlar. Yani neredeyse Kürtler yeni dönemde temsilsiz kalacaklardı. Ve 40’ların sonundan, 50’lerden itibaren yavaş yavaş Kürtler tekrar ortaya çıkmaya başladı. Bu dönemde bir enerji gibiydiler.”
Kürtler Yavaş Yavaş Siyasete Giriyor
Kürtlerin o dönem dağınık bir şekilde bazı insanların etrafında toparlandığını belirten Beltekin, “İlk ortaya çıkışları 59’dur. Mesela Said Elçi Bingöllüdür biliyorsunuz. Zeyneplidir, Azlıdır, ve Demokrat Parti’nin Bingöl’deki kurucusudur. Aynı dönemde Ziya Şerefhanoğlu Bitlis’te müdahil olmaya çalışıyor. Siyasete girmeye çalışıyor. Aynı dönemde Faik Bucak Urfa’da siyasete Demokrat Parti üzerinden siyasete girmeye çalışıyor. Çünkü CHP’den kurtulmak istiyorlar” dedi.
Kürt Siyasetinde İki Merkez Oluşuyor
“İlk kuşak böyle yavaş yavaş siyasete girmeye başlıyorlar” diyen Beltekin, sözlerine şöyle devam etti:
“Bu birikim 50’lerin sonuna doğru artık bazı merkezlerde toplanmaya başlıyor. O zaman iki merkez oluşuyor. Biri İstanbul’da Ziya Şerefhanoğlu, Bitlis Şerefanoğlu ailesindendir ve dönemin önemli liderlerinden bir tanesidir. Bir de hepinizin tanıdığı Musa Anter’dir. O da Ankara’dadır ve bu ikisinin etrafında Kürtler kümelenmeye başlıyorlar.
İlk defa Cumhuriyet döneminde isyanlar sonrasında bu iki merkez odak etrafında bir örgütlenme daha doğrusu bir birikme oluyor. Devlet bunu fark ediyor. 59’da müdahale ediyor ve Kürt tarihinde 49’lar diye bilinen o meşhur toplanma meydana geliyor. Burada bu tarih Said Elçi için çok önemli bir tarihti. Evet, devlet bu enerjiyi dağıtıyor.”
Said Elçi Sahneye Çıkıyor
Devletin bu müdahalesinin bazı liderlerin de ortaya çıkmasına zemin hazırladığını söyleyen Beltekin, “Sait Elçi bu süreçte kendisini gösteriyor. Mesela bu süreçte ilk kez Kürt isyanlar sonrasında Cumhuriyet Mahkemelerinde Kürtlerin davasını açık anlatan kişi Said Elçi’dir. O zamanki Genelkurmay Mahkemesi’nde Kürtlerin hukuklarını, haklarını, bir millet olarak varlıklarını anlatır. Bu onu biraz daha görünür hale getirir. Fakat dağıtılmıştır. Sürgüne gönderilmişler. Darbelerden sonra tekrar bir sessizlik başlar” diye konuştu.
Kürt Siyasetinde Barzani Etkisi
27 Haziran 1963’de, 23 Kürt aydınının toplanıp gözaltına alınması, daha sonra tutuklanması olayının Kürtleri yeniden hareketlendirdiğini ifade eden Beltekin, şöyle devam etti:
“Neden? Çünkü Barzani gelmiş. Barzani bir harekete neden olmuş. Kürtler arasında bir hareketlilik var. Uluslararası öğrenciler Türkiye’ye gelmiş. Irak Kürtleriyle ilişki kurulmuş. Avrupa Kürtleriyle ilişki kurulmuş. Yine bir enerji orta çıkmış. 23’ler diye bilinen meşhur bir olay vardır. Said Elçi, çok ilginçtir, her içeri alınan Kürt grubunun içinde o vardır. Ancak bu hareketliğin ardından da devlet müdahale ediyor.
Yani, her birikim ortaya çıktığı zaman devlet müdahale ediyor ve Kürtlerin bir ete kemiğe bürünmelerine engel oluyor. Fakat Kürtler yine legal partileri kullanmaya devam ediyorlar. Said Elçi Bingöl’den adaydır mesela 60’lı yılların başında. Demokrat Parti’de bir mücadelesi var.
Mesela bazı Kürtler bazı partilerden meclise gönderilir. Bunlardan bir tanesi Ziya Şerefanoğlu’dur. Bitlis’ten senatör olarak seçilir. Said Elçi’nin yakın çalışma arkadaşıdır. Hatta çok yakın çalışma arkadaşıdır. Kemal Badıllı Urfa’dan Meclis’e girer. Giyasettin Emre Muş’tan girer.
Bunların hepsi Barzani’nin ürettiği o hareketli dediğim geleneksel Kürt mirası üzerine siyaset yapan adamlar. Şimdi bunlar mecliste Kürt meselesini dile getirir. Ancak Meclis’te Kürt siyasetçiler için fezlekeler yazılır. Bu neyi beraberinde getirdi? Legal Kürt siyasetinin sonunun geldiğini de gelmesini de beraber getirdi. Artık şunu gördü Kürtler. Legal siyaset yapamıyorlar. Aslında Said Elçi legal siyasetten yana biridir. Mesela silahlı mücadeleye karşıdırlar. Şiddete karşıdırlar. Diyalogla bunun çözülmesini isterler.
Kürtlerin Temsil Arayışları ve Said Elçi’nin Çabaları
Elçi’nin Doğu mitinglerinde, Dicle Fırat gazetesinde yazdığı yazılarda, miting konuşmalarında legal siyaset istediğinin ön plana çıktığını belirten Beltekin, şunları söyledi:
Fakat legal siyasetin önü kapatılmıştır. Bu açıdan fakat Kürtlerin bir temsile ihtiyaçları vardır. Çünkü o kadar ciddi bir baskı var ki Kürdüz diyemiyorlar. O kadar boğulmuş, boğan bir siyasi ortam var. Kürtler temsilsiz kalmasın diye Said Elçi ve arkadaşları bir çabaya girerler.
“Said Elçi Kürtleri Temsile Kavuşturan Kişidir”
Aslında onu Kürtlüğü tekrar dirilten çabası ve bunu bir kurumla sonuçlandıran çabası bu çabadır. Sadece o değil, Kürdistan’ın her parçasında parti kurulmuş. Mesela Suriye’de KDP var, Irak’ta KDP var, İran’da KDP var ama Türkiye’de hiçbir siyasi parti yok. Temsilsiz bir kitle var. Kocaman kitle, büyük kitle burada ama temsilden yoksunlar. İşte Said Elçi Kürtleri temsile kavuşturan kişidir. Yeniden kurgulayan kişidir.”
Parti Kuruluyor
Said Elçi’nin gelenekçi olduğunu ve Kürtlerin eski davasının yeniden üretimini sağladığını belirten Beltekin, “Türkiye Kürdistan Demokrat Partisi’ni kurarken bir adı konmamış bir federasyon tanımı yapar programda. Yani Kürtler bütün işlerinde özerktirler ama kimi konularda devletle beraberdi. Türkiye Cumhuriyeti’nin bir parçasıdırlar ama özerktirler. Ya da ne diyelim federatif bir yapı istiyorlar.
Tabii o dönem federasyon isteyen bir parti direkt idamla yargılanıyor. Onlar ne yapıyorlar? Bir hile yapıyorlar. Parti programında federasyon ifadesi geçmez ama bütün talepler federasyona yöneliktir.
Elçi, Partinin Başına Geçiyor
Parti kurulur ve parti çok kısa sürede her tarafa yayılır. Çünkü Kürtler böyle bir şey bekliyorlar zaten. Ama buna cesaret edip bunun elini taşını altına koyacak kimse yoktur.
Mesela Nuruddin Zaza o da Madenlidir aslen ve 25’te kaçıp Suriye’ye gidenlerden biridir. O haber gönderiyor Said Elçi’ye, diyor parti kurun ben Cenevre temsilcisi olurum. Zaza, Suriye Kürdistan Demokrat Partisi’nin lideridir. Doğal olarak burada bir bu misyonu yerine getirecek bir adama ihtiyaç var. Elçi de alıyor ağır yükü sırtına.
Bu, bu tabii yine devletin hışmına neden oluyor. Çünkü o zaman ilginç bir şey oluyor.
Türkiye İşçi Partisi bölgede doğu mitingleri diye bilinen doğu kalkınma mitingleri diye bilinen çok meşhur mitingler var. Fakat TİP’in bölgede bir tabanı yok. Mesela TİP, Bingöl’de teşkilat kuracaklar, kimseyi bulamıyorlar. O kadar zayıf bir parti Kürdistan’da. Ama miting, meydanlar hıncahınç dolu. Silvan mitingi Dersim mitingi, Diyarbakır mitingi, Siverek mitingi meydanlar dolu. Devletin ilgisini çekiyor bu 67’de. Bunu kim yapıyor diyor? Yani meydanları kimler dolduruyor? O takiplerin sonucunda aslında mitingi dolduran KDP’lilerdir. Sayın Elçi’nin partisidir. Çünkü çok hızlı bir şekilde yayılıyor. Kim nasıl yayılıyor? Bölgenin bütün itibarlı adamları KDP’de.
Devlet Operasyon Yapıyor
Bu örgütlenmeler tabii takiplere neden oluyor ve 69’da bu defa Diyarbakır’da büyük bir operasyon yiyorlar ve partinin mühürü, listeleri, programı, her şey ortaya çıkıyor. Yani güya aslında illegal bir parti, güya gizli bir parti ama o kadar aşikâr olmuş ki artık her konuşan ben KDP’liyim, ben KDP’liyim diyor ve bunu çevresine de yaymaya çalışıyor.
Diyarbakır’da yakalanıyorlar veya tutuklanıyorlar ama hepsini bu defa bir sorun çıkmasın diye güvenlik nedeniyle Antalya’ya sevk ediliyorlar.”
Doktor Şivan Sahneye Çıkıyor
Elçi’nin operasyonlardan sonra partiyi yeniden yapılandırma çabasına girdiğini belirten Beltekin, şöyle konuştu:
“Tam burada yeni aktörler devreye girmeye başlıyor. Dışarıdan talepler de var. Üniversite öğrencileri katılmak istiyor. Tabii diğer aktör Doktor Şivan yani Sait Kırmızıtoprak var. Kırmızıtoprak aslında Yön dergisinde yazan biri. Yön Dergisi Milli Demokratik Devrim tezini savunurlar. Kemalisttirler. Daha doğrusu Kemalizmi sosyalizmin bir öncülü olarak kabul ederlerdi. Kırmızıtoprak’ta bu grubun üyesidir. O zaman Antalya’ya yakın Isparta’da doktorluk yapıyor ve zaman zaman gidip hapisteki KDP’lileri ziyaret ediyor. Orada Said Elçi bu projeyi anlatıyor.
Kırmızıtoprak da parlak bir zeka, iyi bir kafa. Demiş bundan yararlanabilir miyim diye. Tabii Elçi, Şivan’ın niyetini anlayamamış o zaman. Evet Şivan’ı görevlendirmiş bu işle ilgili. Dışarıda da onun temsil vekili var; Fatih Hüseyin Sağniç. O da Said Elçi’nin dışarıdaki vekilidir.
Doktor Şivan Yeni Parti Kuruyor
Bu ikisi üzerinden kamp kurduruyor Zaho yakınında. O kampta güya işte bu yeni ekip, profesyonel ekip orada yetiştirilecek ve gelip partiyi idare edecekler. Yani amacı böyle. Esasında Şivan’ın niyeti onları bypass edip yeni bir parti kurmaktı. Zaten sonunda onu yapıyor. Hiç kimsenin haberi olmadan gidip bir parti kuruyor Ankara’da. Daha çok Dersimlilerden oluşan bir ekibi var onun. O da Dersimli. Yani proje tamamen Said Elçi’nin projesi aslında. Kamp onun projesi. Şimdi parti kurmuş ama yeni bir parti kurmamış. Said Elçi’nin partisinin üzerine parti kuruyor. Bütün mirasına el koyuyor.
Barzani Olaya El Koyuyor
Şimdi Said Elçi’nin Güney’le çok iyi ilişkileri var ve bu durum ortaya çıkmasın diye artık bir takım propagandalara başvuruyorlar. Hasılı, sonuçta nahoş bir şey ortaya çıkıyor. Said Elçi oraya gidiyor. Onlar da parti olarak oturuyorlar, karar veriyorlar ve bir şekilde o tarihsiz olayı faili olarak tarihe geçiyorlar ne yazık. Ne oldu? Şimdi bütün bunların sonucunda ne oldu? Elbette Said Elçi gibi çok önemli bir adamı öyle bir müdahalede bulunursanız Molla Mustafa Barzani olaya el koyuyor ve örgütü tasfiye ediyor.
Aslında o zaman karanlık birtakım adamlar partilerine sızmışlar ve bunu engellemeye çalışıyor. Bu bu refleks nedir? Bu cumhuriyetin refleksi üniter devlet refleksidir aslında. Çünkü o miras yok edildi. Yani KDP neyi temsil ediyor? Geleneği yani federasyonu, otonomiyi temsil ediyor. Bugün Irak’ta da öyledir.
Diğer yerlerde de parti programlarında yine federasyon vardır. Bu tarihsel olarak Kürtlerin bölge devletleriyle ilişkileri bu şekilde. Bu tasfiye aslında federasyonun tasfiyesidir. Said Elçi ve partisi ana akım Kürt siyasetini temsil eder. Ana akım nedir? Bir toplumda ana akım o toplumun sosyolojisine denk gelen siyasal çizgi demektir. Fakat 70’lerden itibaren sonra artık özellikle daha Kürt toplumu için marjinal sayılabilecek siyasal çizgilerin ana akıma dönüştürüldüğünü görüyoruz. Neden? Çünkü bu özellikle silahla birlikte, ki bu çok büyük bir müdahaledir, Kürt siyasetinin ana akımı değişmiştir.
Doğal olarak aslında Said Elçi’den bahsettiğimiz zaman Kürt tarihine bir müdahaleden bahsediyor. Said Elçi sadece Said Elçi’nin şahsı tasfiye edilmedi. KDP tasfiye edilmedi. Kim tasfiye edildi? Aslında Kürtlerin tarihsel davası tasfiye edildi.”
Said Elçi Bugün Ne Söylüyor?
Said Elçi’nin aslında Kürt tarihinin mirasını anlattığını söyleyen Beltekin, Elçi’nin miting konuşmalarında 1000 yıllık mirasa vurgu yaptığını belirterek, “1000 yıllık miras Kürtlerin Osmanlı’yla ilişkisidir aslında. Buna bağlı kalın der. Kürtlerin hukukunu tanıyın der. Ve bunu bir oldu bitti diye getirmeyin der” ifadelerini kullandı.
Beltekin, son olarak şunları söyledi:
Bugün için tabii yeni bir süreç başlıyor ama burada Kürtler için ‘demokratik toplum projesi’ şeklinde formüle edilen yeni sürecin, Kürtlerin tamamen asimilasyonuyla sonuçlanabilme ihtimali halini her zaman akılda tutmak lazım.
Bir kitle olarak Kürtlerin ayrı durması, ayrı derken kopması anlamında söylemiyorum. Yani bir sosyolojiyi devam ettirecek, bir toplumu devam ettirecek şekilde çarkının işletilmesi gerekiyor. Aslında temel mesele budur. Bunu bu davayı bugüne taşıdığınız zaman Kürtlüğü çevirecek bir çark olması lazım. Bunun için de Kürtlerin gerekli donanıma kavuşturulması gerekir. Hem hukuki anlamda hem sosyal haklar, eğitim hakları, kültürel haklar, dilsel haklar bütün bunlar bir Kürt kitlesi, bir Kürt çarkı üretebilecek kabiliyette unsurlardır.
Pekala bugünkü işte siyasi partinin yaptığı şeyler bu çerçevede değerlendirilebilir ve onu yapanlar bu çerçevede uyarılabilir. Cumhuriyet üniterliği herkese dayattı. Kürtlere de dayattı. Ve şimdi bu yeni süreçte evet belki Said Elçi’yi yeniden realize edemeyeceğiz ama onun uyarılarını dikkate alarak yeni bir geleceğe doğru beraberce gidebiliriz.”
Söyleşi, soru cevap bölümünün ardından sona erdi.