ÇEWLİK.NET – 6 Şubat Maraş merkezli depremlerin yıldönümünde Maraş depremini anma ve beklenen depremlere dikkat çekme amaçlı yapılan etkinlikler sürüyor. Maraş depreminde resmi açıklamalara göre 53 bin 537 kişi öldü, 107 bin 204 kişiyse yaralandı. Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) Bingöl İl Koordinasyon Kurulu da bugün Maraş’ı anma ve afet bölgesi ilan edilen Bingöl’de beklenen deprem için bir basın açıklaması düzenledi.
Açıklamayı TMMOB Bingöl İl Koordinasyon Kurulu Başkanı Canfidal Boldaş okudu. Maraş depremlerinde yaşanan kayıplara ve yıkımlara ilişkin tüm verilerin aradan geçen bir yılın sonunda hala açıklanmamış olmasına dikkat çekilen açıklamada “6 Şubat depremleri başta deprem bölgesi olmak üzere yaşanan onca afetten hiçbir ders alınamadığını, hem merkezi idarenin hem de yerel yönetimlerin depreme hazırlıklı olmak adına yapılması gereken hiçbir çalışmayı yapmadıklarını en acı şekilde gözler önüne sermiştir” denildi.
BİNGÖL’DE AFET KONUTU OLMAYAN İLÇE YOK
Açıklamada şehrin sık sık deprem yaşadığının en belirgin göstergelerinden biri olarak Bingöl’de neredeyse afet konutu olmayan ilçe ve köy olmadığına dikkat çekildi. Depremin bir doğa olayı olduğu ancak afete dönüşmesinin önüne geçilmesinin mümkün olduğu, bu konuya topyekün seferberlik mantığıyla bakılması gerektiği belirtildi.
YEREL YÖNETİM İŞBİRLİĞİ YAPMIYOR
İnşaat Mühendisleri Odası’nın yaptığı (İMO) 514 yapının envanter çalışmasında bir ilerleme kat edilmediği vurgulanan açıklamada, “İlgili idarelerce envanter ve riskli yapı tespit çalışması il geneline yayılarak yapı stoğunun durumu ivedilikle ortaya konmalı, riskli alanlar ve yapılar belirlenerek özellikle mühendislik hizmeti almayan ve halen faal olarak kullanılan yapıların dönüşümü hızlandırılmalı, depremlerin afete dönüşmesinin önüne geçilmelidir. Bu konuda kentin yerel yönetiminin ve ilgili kurumlarının kamuoyuna yansıyan herhangi bir çalışmasının olmadığını üzülerek izlemekteyiz. Önemli ve asıl olan deprem öncesinde tedbir alarak yurttaşların can güvenliğini sağlamak olmalıdır” ifadeleri kullanıldı.
ÜÇ BİNİN ÜZERİNDE AĞIR HASARLI YAPI
Açıklamada Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın yaptığı hasar tespit çalışmasında Bingöl’de üç binin üzerinde hasarlı yapı bulunmasına rağmen bu yapılarla ilgili bir işlem yapılmadığına dikkat çekilerek şunlar belirtildi:
“Yerinde dönüşüm kapsamına alınan ilimizde hala bir Yerinde Dönüşüm Ofisi kurulmamış ve yerinde dönüşüm konusunda hem yurttaşlar hem de meslektaşlarımız bilgilendirilmemiştir. Bu nedenle ilimizde henüz yerinde dönüşüm kapsamında projelendirilmiş ve ruhsatlandırılmış hiçbir yapı kaydı bulunmamaktadır. İlgili idareler, bu konuda gerekli bilgilendirmeyi yaparak yerinde dönüşüm çalışmalarının önünü açmalıdırlar.
Diğer taraftan 2020 Kaynarpınar depreminde ağır hasarlı olarak belirlenip inşaat çalışmalarına başlanan birçok yapının tamamlanmadığını ve hak sahiplerine tesliminin yapılmadığını görmekteyiz. Bu kapsamda odalarımız ve birliğimize çok sayıda bildirim ve şikâyet gelmektedir. Bu hususta konunun muhatapları ile yapılan görüşmelerde ve kamuoyuna daha önce de yaptığımız açıklamalar neticesinde sağlıklı bir görüş alınmamış ve kamuoyu yeterince aydınlatılmamıştır.”
BİNGÖL’DE 9 BİN BİNAYA İMAR AFFI
“2002 yılından bugüne kadar tam 9 defa imar affı yasası çıkarılmıştır. Son olarak 2018 yılında çıkarılan imar affı ile İmar Kanununa aykırı olarak, hiçbir ruhsat sürecine girmemiş veya ruhsat ve eklerine aykırı olarak inşa edilmiş, planlama, projelendirme ve uygulama süreçlerinde mimarlık, mühendislik hizmeti almamış her türlü yapıya sadece sahiplerinin beyanı ile hem hukuki geçerlilik hem de toplum nezdinde de meşruluk kazandırılmıştır. Hatta önceki imar aflarına göre çıta bir adım daha yükseltilerek sermaye çevrelerinin çıkarları korunmuş, hukuka aykırı olduğu yargı kararları ile kesinleşen, yıkılmasına veya para cezası uygulanmasına hükmedilen inşaat projeleri bilinçli bir tercihle meşrulaştırılmıştır. İlimiz Bingöl’de de 8500-9000 binaya imar affı kapsamında yapı kayıt belgesi verilmiştir.”
DOĞA OLAYINI FELAKETE DÖNÜŞTÜRENLER KİM?
Doğal bir doğa olayı olan depremin, ihmaller yüzünden toplumsal bir felakete dönüştüğü vurgulanan açıklamada ‘bu acıların asıl sorumluları kimlerdir’ sorusu şöyle yanıtlandı:
– Planlı kalkınma, sanayileşme ve tarımsal üretimin artırılmasından tamamen uzaklaşarak ülke ekonomisini arazi rantı üzerine temellendiren, İnşaat sektörünü de bu temelin üzerine oturtanlardır.
– Konutu halkın gereksinimi ve barınma hakkı olarak değil ekonominin en önemli ticaret aracı yapanlardır.
– Arazi üzerinden şekillenen kent rantını merkezi ve yerel düzeyde paylaşanlardır.
– Deprem riski yüksek bir bölge olan ülkemizin aktif fay hatlarını, dere yataklarını ve taşkın alanlarını, nehir deltalarını, tarım alanlarını, ormanları, sit alanlarını, deniz doldurularak kazanılan alanları bilimi ve tekniğin gereklerini göz ardı ederek yapılaşmaya açanlardır.
– Bu riskli alanlara yapılan kaçak ve denetimsiz yapıları ıslah imar planı, imar affı vb. uygulamalarla teşvik edenlerdir. (HABER MERKEZİ)