BİNGÖL – Türkiye’nin deprem kuşağında yer alan illerinden biri olan Bingöl, hem Kuzey Anadolu Fay Hattı (KAF) hem de Doğu Anadolu Fay Hattı (DAF) gibi ülkenin en aktif sismik zonlarının kesişim noktasında bulunuyor. Tarih boyunca 1971 ve 2003 depremleri gibi yıkıcı sarsıntılara sahne olan bu kent, jeolojik konumu itibarıyla yüksek risk taşıyor. Peki, Bingöl olası bir büyük depreme gerçekten hazır mı? Bu soruya yanıt ararken, kentin mevcut durumunu, alınan önlemleri ve eksiklikleri masaya yatırmak gerekiyor.
Bingöl’ün Deprem Gerçeği
Bingöl, Karlıova ilçesi civarında KAF ve DAF’ın birleştiği bir bölgede yer alıyor. Bu kesişim, kenti sismik açıdan kritik bir noktaya taşıyor. Yedisu Fayı gibi uzun süredir sessiz kalan ancak 7’nin üzerinde deprem üretme potansiyeline sahip fay hatları, uzmanlar tarafından sıkça dile getiriliyor. Prof. Dr. Naci Görür gibi deprem bilimciler, bu bölgede biriken enerjinin her an büyük bir sarsıntıya dönüşebileceği uyarısında bulunuyor. 1 Mayıs 2003’te yaşanan 6.4 büyüklüğündeki deprem, 176 kişinin hayatını kaybetmesine ve yüzlerce binanın hasar görmesine neden olmuştu. Bu olay, Bingöl’ün deprem gerçeğini bir kez daha gözler önüne serdi.
Yapı Stoku ve Denetim Sorunları
Bingöl’ün depreme hazırlık düzeyini değerlendirirken ilk bakılması gereken nokta, yapı stoku. Maraş merkezli 6 Şubat 2023 depremlerinden sonra kentte başlatılan hasar tespit çalışmaları, endişe verici bir tabloyu ortaya koydu. Bingöl merkezde 6 binden fazla yapının ruhsatsız olduğu biliniyor. Bu durum, olası bir depremde ciddi can ve mal kayıplarına yol açabilir.
Alınan Önlemler ve Eksikler
Bingöl Belediyesi ve ilgili kurumlar, 6 Şubat depremlerinden sonra riskli yapıların envanterini çıkarmak için çalışmalara başladı. Belediye Başkanı Erdal Arıkan, 70 kişilik bir ekiple şehirdeki binaların analiz edildiğini ve yıkılması gereken yapıların tespit edildiğini belirtti. Ayrıca, afet sonrası için konteyner kent alanları ve çadır kent lokasyonları gibi acil durum planlamaları yapıldı. Bingöl Üniversitesi ile Fırat Kalkınma Ajansı iş birliğinde 2025’te tamamlanması hedeflenen “Bingöl İli Deprem Master Planı” da umut vaat eden bir adım. Bu plan, kentin deprem riskini azaltmak için kapsamlı bir yol haritası sunmayı amaçlıyor.
Ancak bu çabalar yeterli mi? Uzmanlara göre, henüz değil. AFAD’ın 2021 tarihli İl Afet Risk Azaltma Planı (İRAP) raporu, Bingöl’ün tamamında deprem tehlikesinin yüksek olduğunu ve yerleşim yerlerine yakın diri fayların bulunduğunu vurguluyor. Raporda, mikrobölgeleme çalışmalarının eksikliği, sıvılaşma riski ve teknik personel yetersizliği gibi kritik sorunlar öne çıkıyor. Deprem öncesi hazırlıkların yanı sıra, afet sonrası koordinasyon ve barınma kapasitesi de test edilmeyi bekliyor.
Toplumun Hazırlığı
Depreme hazırlık sadece binalarla sınırlı değil; toplumun bilinç düzeyi de hayati önem taşıyor. Bingöl’de halkın deprem farkındalığı artsa da, acil durum çantası hazırlama, “Çök-Kapan-Tutun” gibi temel önlemleri bilme ve uygulama konusunda eksiklikler olduğu gözlemleniyor. Eğitim kampanyaları ve tatbikatlar artırılmadıkça, bireysel hazırlık seviyesi düşük kalmaya devam edebilir.
Sonuç: Hazır Değiliz, Ama Umut Var
Bingöl depreme hazır mı? Şu anki tabloya bakıldığında, ne yazık ki tam anlamıyla hazır diyemeyiz. Riskli yapı stoku, denetim eksiklikleri ve altyapı sorunları, kentin büyük bir depreme karşı kırılganlığını artırıyor. Öte yandan, son yıllarda atılan adımlar, master plan çalışmaları ve artan farkındalık, geleceğe dair umut veriyor. Ancak bu çabaların hızlanması, kaynakların doğru kullanılması ve toplumun sürece dahil edilmesi şart. Aksi halde, Yedisu Fayı gibi sessiz bir tehdidin uyanışı, Bingöl için trajik sonuçlar doğurabilir. Depremle yaşamayı öğrenmek, sadece kaderci bir söylem değil, somut eylemlerle desteklenmesi gereken bir gerçeklik. Bingöl’ün bu gerçeğe ne kadar hızlı uyum sağlayacağı, hepimizin ortak sorumluluğu.
Bu yazı Çewlik.net’in tarafından Grok’a yazdırıldı.