Çewlik.net – 28 Aralık 2011’de Şırnak’ın Uludere ilçesine bağlı Roboski köyünde TSK’ye ait F-16 uçaklarının bombardımanda 17’si çocuk 34 kişinin katledilişinin üzerinden 13 yıl geçti. 13 yılda ‘görevsizlik’, ‘takipsizlik’ ‘belge eksikliği’ gibi gerekçelerle adalet hakkının da katledildiği davalar hiçbir sorumlu yargılanıp cezalandırılmadı.
DEM Parti Sözcüsü Ayşegül Doğan, bugün, ‘Devlet Memurları Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi’ni görüşmek üzere Meclis Başkanvekili Bekir Bozdağ başkanlığında toplanan TBMM Genel Kurulu’nda kürsüye 34 karanfille çıktı.
Hakikati bilme hakkı yok
Doğan, Roboski Katliamı’nın ardından geçen 13 yılda adalet ve hakikati bilme hakkının gasp edildiğini belirterek, “Devlet suç işlemişse devletin suç işlediğini elbette söyleyeceğiz ve bunun açığa çıkması için de takipçisi olacağız” dedi.
Sorumluların açığa çıkarılmaması halinde benzer katliamların devam edeceğini ifade eden Doğan, “Yüzyıllık tarih buna tanık” diye konuştu.
“Hakikati bilme hakkı kolektif bir haktır” diyen Doğan, Türkiye’de adalet hakkının ve hakikati bilme hakkının olmadığını belirtti. Ardından şunları söyledi:
“Bir katliamı unutturmaya çalışmak aynı zamanda bir katliamdır. Bunu hissetmeyenler, bunun takipçisi olmayanlar bu katliamın ortağı işte.”
Devlet kurumlarının ‘oradaki hareketlilikten şüphelenildi’ açıklamalarına dikkat çeken Doğan, ” Yani siz Kürtlere şunu mu diyorsunuz, ‘Söz konusu Kürtlerse adalet ve hukuk teferruattır’ diyorsunuz. Bu, bu demek. ”
Bunlar bir isim değil
Doğan ardından şöyle konuştu:
“Olağan şüpheli olarak gördüğünüz ve Türk Silahlı Kuvvetlerinin jetleriyle bombaladığınız 17’si çocuk 34 Roboskili için getirdim bu karanfilleri. 34 karanfil var burada, onları anmak, unutmamak, unutturmamak ve bunun takipçisi olmak için. Bunlar yalnızca birer isim değil.”
Doğan, katledilen 34 sivilin ismini tek tek okudu.
Muhammed (13), Erkan (13), Bedran (13), Şıvan (13), Savaş (14), Serhat (15), Celal (15), Salih (16), Bilal (16), Karker (16), Cemal (17), Mahsum (17), Aslan (17), Vedat (18), Şerafettin (18), Nevzat (19), Cihan (19), Şervan (19), Hüseyin (20), Hüsnü (20) Fadıl (20), Seyithan (21), Hamza (21), Orhan (21), Selam (22), Zeydan (25) ve Selim Encü (39) ile Salih (18) ve Yüksel Ürek (21), Adem Ant (19), Mehmet Ali Tosun (24), Osman Kaplan (31), Özcan Uysal (18) ve Nadir Alma (26).
Biz bu devleti tanıyoruz
34 kişi için 2012’de okutulan mevlitte dönemin Barış ve Demokrasi Partisi (BDP) Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, “Medya, katliamı 12 saat boyunca görmezden geldi. Bunun amacı katliamı örtbas etmekti. Biz bu devleti iyi tanıyoruz. 90 yıldır bu katliamları yapıyor ve üstünü örtüyor. Kürt halkı kendi öz gücüyle bu katliam politikalarına karşı kendisini savunmasını bilmiştir. Kürt halkı yalnız ve sahipsiz değildir” demişti.
28 Aralık 2011’de gece saat 21.39 ile 22.24 saatleri arası Roboski (Ortasu) ve Bujeh (Gülyazı) köylerinden Irak’a geçen bir grup kaçakçı, PKK’li zannedilerek, F-16 savaş uçakları ile bombalandı.
Grupta 18 yaşından küçüklerin de olduğu 38 köylü bulunuyordu. Hava operasyonunda yarısından fazlası Encü ailesi ve çoğunluğu akraba olmak üzere 34 kişi öldü.
Gruptan sadece dört kişi sağ kurtulabildi. Yaşamını yitirenlerin 19’u henüz reşit bile değildi.
Ölenlerin bedenleri yanık ve parçalanmış haldeydi. Yakınları cenazeleri kendi imkanları ile bir araya getirdi.
Cenazeler battaniyelere sarılıp katır sırtında kilometrelerce taşındı.
Raporda, olaydan sonra hiçbir resmi kurumun yaralıları ve cenazeleri almak için harekete geçmediği, gecikmeden kaynaklı bazı yaralıların kan kaybından veya donarak ölmelerine yol açtığı bilgisi yer aldı.
Öte yandan yaşanan hadise, gece boyunca ve sabah saatlerinde haber kanallarında yer almadı.
Ana akım medya, ertesi gün Genelkurmay Başkanlığı’nın resmi internet sitesinde yapılan açıklamaya kadar konuya yer vermedi.
Katliamın ardından ‘Taksirle ölüme sebebiyet vermek’ gerekçesiyle başlatılan ve gizlilik kararı alınan soruşturmada, Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı 11 Haziran 2013’te ‘görevsizlik’ kararı vererek, dosyayı Genelkurmay Askeri Savcılığına gönderdi.
Avukatların karara itirazının reddedilmesi üzerine soruşturma dosyası Anayasa Mahkemesi’ne taşındı. Genelkurmay Askeri Savcılığı, soruşturma dosyasına ilişkin 7 Ocak 2014’te ‘Türk Silahlı Kuvvetleri’nin kusuru yok’ iddiasıyla ‘takipsizlik’ kararı verdi.