Çewlik.net – DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, 1 Ekim’de TBMM’nin yeni yasama yılı açılış töreni ve resepsiyonunda Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile çekilen fotoğraflara yönelik eleştirilere Anka Haber Ajansı’na verdiği röportajda yanıt verdi. “Bir fotoğraf karesine çok büyük anlam yüklememek gerekiyor” diyen Bakırhan, bu görüntüleri “müzakere ve diyalog” olarak savundu. Ayrıca, Kobani davasındaki tutukluların derhal serbest bırakılmasını hukuki bir zorunluluk olarak vurguladı.
X’te (eski adıyla Twitter) yayılan fotoğraflar, “tarihi an” mı yoksa “siyasi yakınlaşma” mı tartışması başlattı. Peki Bakırhan ne dedi ve bu açıklama neden yankı buldu?
TBMM Açılışı: Fotoğraflar Nasıl Tartışma Yarattı?
1 Ekim 2025’te TBMM’nin 28. yasama yılı açılışında Cumhurbaşkanı Erdoğan, genel kurulda “Mesele Türkiye ise gerisi teferruattır” diyerek konuşma yaptı. Akşamki resepsiyonda ise dikkat çeken bir kare: Erdoğan’ın masasında MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin yanında DEM Parti Eş Başkanı Tuncer Bakırhan oturuyor, karşısında ise İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu var. Fotoğrafta ayrıca Gelecek Partisi lideri Ahmet Davutoğlu, DEVA Partisi lideri Ali Babacan ve Saadet Partisi lideri Mahmut Arıkan da görülüyor – CHP, TİP ve EMEP temsilcileri yok.

Bu görüntü, X’te hızla yayıldı: “Meclis’ten çarpıcı fotoğraf” başlıklarıyla binlerce paylaşım yapıldı. Bazıları “Tarihi uzlaşma” derken, eleştiriler “DEM Parti iktidara yaklaşıyor” yönündeydi. .
Bakırhan, Anka’ya verdiği röportajda eleştirilere şöyle yanıt verdi:
“Biz bir eleştiri, öz eleştiri partisiyiz, hareketiyiz. Evet toplum eleştiriyorsa bundan kendimize dersler alıyoruz. Asla topluma rağmen siyaset yapmayız. Toplumun çoğunlukla eleştirdiği bir kareyi de bir zafer, bir başarı, onlara rağmen iyi bir şey olarak anlatmayız ama bir fotoğraf karesine de çok büyük anlam yüklememek gerekiyor. Meclis zaten müzakere, diyalog üzerinedir. Türkiye toplumu, siyasi partileri orada sorunları tartışsın, çözsün diye, bir arada müzakere etsin diye göndermiş. Aslında bugüne kadar bu ve benzer görüntülerin olmaması büyük eksiklikti.”
Bakırhan’ın Savunması: “Müzakere Partisiyiz ama Mücadele de Ederiz”
Röportajda Bakırhan, fotoğrafları “demokrasi adına üzücü” bulan eleştirilere sert çıktı: “Türkiye toplumunu getirdiğimiz yere bakar mısınız? Meclis’te siyasi partilerin bir araya gelmesi eleştiri konusu oluyor. Niye bugüne kadar olmamış? Her dönem bir parti, birkaç parti ötekileştirilmiş. Bugün bir araya gelince de toplum garipsiyor. Niçin Meclis’teyiz? Biz zaten ‘müzakere partisiyiz’ diyoruz. Müzakere için oradayız.”
Kürt sorunu, ekonomi, Alevi hakları ve kadın meseleleri gibi gündemlere değinen Bakırhan, “Kürt meselesi, ekonomi meselesi, Alevi yurttaşların sorunları, kadınların yaşadığı ağır sorunları gidermek, ekonomide adalet için, emekliler, ezilenler, katledilen doğa için tamamı için oradayız. Evet, rekabet var, mücadele var. Günün sonunda da eğer topluma da yarayacaksa, toplumu rahatlatacaksa ortak görüntüler de verilir, ortak masaya da oturulur. Ortak görüntü vermek, ittifak etmek, işbirliği etmek anlamına gelmiyor. Tam tersine artık konuşabilmeyi başarmalıyız.”
Eleştirilerin “kötü niyetli” olduğunu söyleyen Bakırhan, “Böylesine bir kutuplaştırılmış ki toplum bir siyasi parti, bir başka partiyle oturduğu zaman çok büyük anlamlar yükleniyor. Biz Türkiye’nin en zorlu koşullarda mücadele eden çok önemli demokratik muhalefet zeminiyiz. Binlerce karelik fotoğrafta bir tebessümlü bir kareyi alıp onun üzerinden Türkiye’nin en dinamik, en kararlı, 12 partisi kapatılmasına rağmen vazgeçmeyen, direnen, duran bir siyasi partisinin böyle bu biçimde eleştirilmesi doğrusunu söylemek gerekirse bizim açımızdan değil genel anlamda üzücü. Demokrasi adına üzücü. Biz bu meselenin çözümü için herkesle oturmaya, müzakere etmeye varız.”
Kobani Davası: “Serbest Bırakılma Hukuki Gereklilik, Sürece Katkı Sağlar”
Röportajın ikinci kısmı Kobani davasına odaklandı. AİHM’in Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ hakkındaki ihlal kararlarına Türkiye’nin itiraz süresi 8 Ekim’de doluyor. Bakırhan, “Bu süreçten bağımsız, Sayın Demirtaş, Başkanımız Figen Yüksekdağ Kobani kumpas davasında yargılanan bütün arkadaşların serbest bırakılması gerekiyor. Süreçten bağımsız. AİHM üç defa karar vermiş. Türkiye’ye süre tanınmış. 8 Ekim’de süre doluyor. Yani bu bir şart, bir koşul değil, bir gerekliliktir. Hukukun bir gereğidir, verilen kararların bir sonucudur. Bu bir taviz değil.”
Tahliyelerin “onarıcı” olacağını vurgulayan Bakırhan, “Sayın Demirtaş, Figen Yüksekdağ, Kobani kumpas davasında yargılanan arkadaşların serbest bırakılması gerekir. Bu, süreci de onarıcı, toplumun kafasındaki kaygıları, soru işaretlerini giderici bir adım olur. Sürece katkı sunar. Sayın Demirtaş ve Figen Yüksekdağ’ın dışarıda olmaları halinde de sürece çok aktif destek verebileceklerini, çok büyük katkı koyabileceklerini düşünüyorum. Ama süreç ile bağını kurduğumuz zaman da Kürt’ün kafasındaki soru işaretini, güven güvensizlik meselesini ortadan kaldırır.”
DEM Parti, “Hem müzakere ederiz hem sokakta mücadele ederiz” diyerek pozisyonunu netleştirdi:
“Bizi muhalefet olma, muhalefet yapma kimliğimizden alıkoymaz. Biz hem müzakere ederiz hem sokakta mücadele ederiz. Hem fotoğraf veririz hem çevre kırımı karşısında Muğla’da Cumhuriyet Halk Partisi’nin Genel Başkanı’yla birlikte miting yaparız. İstanbul İl Örgütü’ne dönük hukuksuzluklarla ilgili gider önünde açıklama yaparız. Biz üçüncü yoluz. Müzakereye de açık yaklaşırız, samimi yaklaşırız, mücadeleyi de açık yaparız. Cezaevini, baskıları, kapatılmayı dikkate almadan doğruyu söyleriz.”
Gelişmeleri takip ediyoruz.