13.4 C
Bingöl
Çarşamba, Mayıs 14, 2025

Hülakü, Çewlik.net’in Sorularını Yanıtladı: Barış, Tek Taraflı Bir Çabayla İnşa Edilemez

Haber Merkezi
Haber Merkezi
Dört dağ içinden bildiriyoruz.

Mazlum BUCUKA


BİNGÖL – Abdullah Öcalan’ın 27 Şubat’taki “Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı” üzerine Kürdistan İşçi Partisi (PKK), 12’nci Olağanüstü Kongresi’ni 5-7 Mayıs tarihlerinde gerçekleştirdi. 232 delegenin katılımıyla iki farklı bölgede eşzamanlı düzenlenen kongrede, PKK’nin örgütsel yapısının feshedilmesi ve silahlı mücadele yönteminin sonlandırılması kararı oybirliğiyle alındı. PKK Yürütme Komitesi üyesi Duran Kalkan, kongrede yaptığı konuşmada, “Bu bir son değil, yeni bir başlangıç” dedi.

PKK’nin kararı dünya çapında yankı uyandırırken Türkiye’de de Kürt sorununun demokratik çözümü yolunda önemli bir gelişme olarak değerlendirildi. İktidar kanadından yapılan açıklamalarda kararın olumlu bir adım olduğu vurgulanırken ’Terörsüz Türkiye’ söylemi öne çıktı. MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli de Abdullah Öcalan’ın 27 Şubat’taki barış çağrısıyla “tarihsel sorumluluk” aldığını belirterek, Öcalan’a ve sürece katkı sağlayanlara teşekkür etti. “Türk vatanında barış tohumları tomurcuklandı ve çiçek açtı” diyen Bahçeli, kalıcı bir barış ve güvenlik ortamı için temkinli, sağduyulu adımlar atılmasının önemine dikkat çekti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan da PKK’nin kararına ilişkin “Cumhur İttifakı olarak iç cephemizi tahkim etme amacıyla büyük bir samimiyetle hayata geçirdiğimiz Terörsüz Türkiye sürecinde bugün kritik bir eşiği daha aştık” değerlendirmesi yaptı.

DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan ise “12 Mayıs, Türkiye’de artık bir takvim yaprağı değil, geçmişin büyük yüklerini hafifletmenin başlangıç günü olarak tarihe geçecektir,” dedi. Bu kararların, Kürt-Türk ilişkilerinde demokratik bir zemin kurma ve ortak vatan fikrini büyütme çağrısı olduğunu belirtti.

Peki, süreçte önemli bir aktör olan DEM Parti, bundan sonra nasıl bir pozisyon alacak? Kürt sorunun çözümü için iktidardan beklenen adımlar neler? Abdullah Öcalan’ın fiziki özgürlüğü mümkün mü? DEM Parti Bingöl Milletvekili Ömer Faruk Hülakü, Çewliknet’in sorularını yanıtladı.

DEM Parti, PKK’nin kararını bir dönem noktası olarak tanımladı. Siz bu kararı nasıl değerlendiriyorsunuz?

Türkiye’nin tarihinde bir dönüm noktasında duruyoruz. Bu, sadece PKK’nin silah bırakma kararıyla sınırlı değil; aynı zamanda Kürt meselesinin çözümü ve Türkiye’nin demokratikleşmesi için bir fırsat. Barış, silahların susmasından ibaret değil; eşitlik, adalet ve özgürlükle örülmüş bir geleceğin temellerini atmaktır. Bu tarihi fırsatı, halklarımızın özlemini gerçeğe dönüştürmek için değerlendirmek zorundayız. Kürt meselesi, sadece bir bölgeye ya da bir topluluğa değil, tüm Türkiye’ye, hatta Ortadoğu’ya dair bir mesele. Bu, sadece kimlik haklarının tanınması değil; demokrasinin, insan haklarının ve birlikte yaşama iradesinin bir sınavıdır.

PKK’nin silah bırakma kararını nasıl değerlendiriyorsunuz? Bu karar, barış sürecinde ne anlama geliyor?

PKK’nin silah bırakma kararı, büyük bir adım. Bu, Kürt halkının barış iradesinin bir yansımasıdır. Sayın Öcalan’ın barışa yönelik çağrıları, bu sürecin mihenk taşı oldu. Ancak bu adımın anlam kazanması için devletin de cesur ve somut adımlar atması şart. Barış, tek taraflı bir çabayla inşa edilemez. Karşılıklı güven ve samimiyet gerektirir. Örneğin, kayyım politikalarına son verilmesi, siyasi tutsakların serbest bırakılması, düşünce ve ifade özgürlüğünü kısıtlayan yasaların yeniden düzenlenmesi, bu güvenin ilk adımları olabilir. Bunlar, sadece Kürt halkı için değil, Türkiye’nin demokrasi standartlarını yükseltmek için de elzem.

DEM Parti olarak bu süreçte nasıl bir rol üstlenmeyi planlıyorsunuz?

Biz, DEM Parti olarak, bu iradeyi Meclis’te, sokaklarda, her platformda savunmaya devam edeceğiz. Hükümetin somut adımlar atmasını beklerken, yapıcı bir diyalogla bu süreci desteklemeye hazırız. Ancak kimse bizden halkımızın haklı taleplerinden vazgeçmemizi beklemesin. Barış, taviz değil, hakikat üzerine kurulur. TBMM, bu sürecin en önemli adreslerinden biri. Meclis, halkın iradesinin temsil edildiği bir platform olarak, Kürt meselesinin çözümünde ve demokratikleşmede öncü bir rol oynamalı. Biz, DEM Parti’nin meclis grubu olarak, bu sorumluluğu taşımaya kararlıyız.

Son dönemde diğer siyasi partilerle kurduğunuz diyalogdan bahsettiniz. Bu görüşmeler neyi hedefliyor ve nasıl bir sonuç bekliyorsunuz?

AKP, CHP, MHP ve diğer partilerle yaptığımız görüşmeler, barışa giden yolda ortak bir zemin arayışının parçası. Ancak bu görüşmeler, sadece birer toplantı olarak kalmamalı; somut yasal ve anayasal düzenlemelere dönüşmeli. Eşit yurttaşlık ilkesini temel alan bir anayasa, yerel demokrasiyi güçlendiren reformlar; bunlar, barışın kalıcı olması için olmazsa olmaz. Meclis, bu adımları atmak için tarihi bir fırsatla karşı karşıya.

Öcalan’ın bu süreçteki rolünü nasıl görüyorsunuz? Onun fiziki özgürlüğü konusundaki talebiniz ne anlama geliyor?

Sayın Öcalan’ın rolü, bizim için vazgeçilmez. Onun fikirleri, sadece Kürt meselesine değil, Türkiye’nin demokratik bir cumhuriyete evrilmesine dair bir vizyon sunuyor. Farklı kimliklerin, kültürlerin ve inançların eşit bir şekilde bir arada yaşayabileceği bir Türkiye’yi hedefliyor. Bu vizyonun hayata geçmesi için, Öcalan’ın iletişim kanallarının açık tutulması, sürece doğrudan katkı sunabileceği bir ortamın yaratılması gerekiyor. Onun fiziki özgürlüğü, bu sürecin sağlıklı bir şekilde devam etmesi için kritik bir talep. Bu, sadece bir kişiyle ilgili bir mesele değil, milyonların barış umudunu temsil eden bir iradenin özgürce ifade bulması meselesidir.

Barış sürecinin toplumun tüm kesimlerini kapsaması gerektiğini vurguladınız. Sivil toplum, aydınlar ve sanatçılar bu süreçte nasıl bir rol oynayabilir?

Toplumun her kesimi, bu sürecin bir parçası olmalı. Sivil toplum kuruluşları, aydınlar, sanatçılar; herkes bu yeni başlangıca katkı sunmalı. Bazıları, bu süreci siyasi bir manevra ya da pazarlık gibi görmeye çalışabilir. Bu tür yaklaşımları reddediyoruz. Bu süreç, halklarımızın ortak geleceği için atılmış bir adım. Şeffaflık, bu sürecin en büyük güvencesi. Her adım, halkın gözü önünde, hukuka ve anayasal düzene uygun bir şekilde atılmalı. Uluslararası aktörlerin de sürece yapıcı katkısı önemli; ancak bu süreç, özünde Türkiye halklarının geliştireceği ortak iradeyle şekillenecek.

Son olarak, halkınıza ne mesaj vermek istersiniz?

Halkımıza şunu söylüyoruz: Bu süreç, sizin acılarınızın, mücadelenizin ve umutlarınızın bir meyvesi. Sizin sesinizi her platformda yükseltmeye devam edeceğiz. Türk’üyle, Kürt’üyle, bu topraklarda yaşayan herkesin eşit ve özgür bir geleceğe kavuşması için durmaksızın çalışacağız. Barış, sadece bir sonuç değil; yeni bir başlangıç. Bu başlangıcı, hep birlikte, cesaretle ve kararlılıkla inşa edelim. Sayın Öcalan’ın çağrısına kulak vererek, bu tarihi sorumluluğu omuzlayalım ve çocuklarımıza, barış içinde bir ülke bırakalım.

Son olarak eklemek istediğiniz bir şey var mı?

Sadece şunu vurgulamak isterim: Barış, hepimizin ortak hayali. Bu hayali gerçeğe dönüştürmek için herkesin elini taşın altına koyması gerekiyor. Biz hazırız, umarım diğer aktörler de bu sorumluluğu paylaşır.

İlginizi Çekebilir

- Reklam -

Son Haberler