Dünyada sermaye eliyle yaşatılan eko-kırım, iklim krizinin etkilerini büyütüyor. Ormansızlaştırma sıcak hava dalgalarının yayılmasına, su kaynaklarının maden ve enerji santrallerinde kullanılması ise kuraklığa neden oluyor. Yaratılan krizin sonucu olarak da bir yandan rekor seviyelere ulaşan sıcaklıklar diğer yandan sel, heyelan ve kasırgalarla baş etmeye çalışılıyor.
Avrupa Birliği Copernicus İklim Değişikliği Servisi verilerine göre, 21 Temmuz Pazar günü küresel olarak en sıcak gün olarak kaydedilirken, bilim insanları, iklim değişikliği ve Nisan ayında sona eren El Nino’nun etkisiyle bu yılki sıcaklıkların 2023 yılını geride bırakarak, yeni bir rekor kırabileceğini belirtiyor.
Temmuz ayı içinde yaşanan sel ve heyelanlarda Etiyopya’da 257, Hindistan’da 58, Afganistan’da 40, Çin’de 20, Nepal’de 14, Bangladeş’te Güney Kore’de 2 kişi hayatını kaybetti. Yine Fransa ve Kanada’da seller meydana geldi. Ölümlerin yanı sıra milyonlarca insan selden etkilendi, yüzbinler evsiz kaldı.
Öte yandan Afganistan’da Mayıs ayından bu yana etkili olan seller nedeniyle yaşamını yitirenlerin sayısı 300’ü aştı. Mayıs ayında Kenya’da 257, Brezilya’da 136 kişi yaşanan sel ve heyelanlar nedeniyle yaşamını yitirdi. Türkiye’de de Temmuz ayında Sivas, Van, Ağrı, Erzurum, Iğdır, Muş, Giresun, Trabzon, Sivas, Kars, Bolu ve Gümüşhane’de seller yaşandı. Meydana gelen seller nedeniyle Ordu ve Muş’ta birer yurttaş hayatını kaybetti, Van ve Ağrı’da ekili tarım arazileri zarar gördü, Sivas ve Erzurum’da köprüler yıkıldı.
Dünyanın dört bir yanında kasırga
Bir diğer felaket ise kasırgalar oldu. Amerika kıtasında büyük bir yıkıma yol açan Beryl Kasırgası, Karayip ülkelerini ve Meksika’nın güneydoğusundaki Yucatan Yarımadası’nda etkili olduktan sonra en son ABD’nin Teksas eyaletini vurdu. Şiddetli yağış ve rüzgarla birlikte önüne gelen her şeyi enkaza çeviren Beryl Kasırgası, 17 kişinin yaşamını yitirmesine, yüzlerce insanın yaralanmasına neden oldu.
Kasırganın, Teksas’ın ardından Oklahoma, Arkansas ve Missouri’yi vurması bekleniyor. Yine ada ülkesi Madagaskar’da etkili olan Gamane Kasırgası, 18 kişinin yaşamının yitirmesine, 3 kişinin yaralanmasına neden olurken, 20 binden fazla kişinin de yerinden olmasına sebep oldu. Son olarak 21 Temmuz’da Almanya’da yaşanan şiddetli fırtına, Aşağı Saksonya Bölgesi’nde tahribata neden oldu, 800 yüzücü bölgeden tahliye edildi.
Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Ekoloji Komisyonu Eş Sözcüsü Melis Tantan ile yaşanan ekolojik krizi ve krize karşı verilecek mücadele yollarını konuştuk.
‘Ekolojik krizi kapitalizm yaratıyor’
Yaşanan krizin kapitalizmin çoklu krizinden bağımsız ele alınamayacağını belirten Tantan, endüstriyel üretimin geldiği aşama, kar ve artı değer sömürüsü üzerine kurulu olan sistemin sürdürülebilir olmadığını söyledi. Yaşanan sıcaklık rekorları ve diğer olağanüstü durumların da buna bağlı oluştuğuna dikkati çeken Tantan, “Sıcaklığı yaratan şey, karbon yutak alanlarının yok edilmesidir. Yani şirketlerin kar mekanizması bugün Amazon Ormanları’nı yok eden yatırımlar yapıyor. Yine aynı şekilde Ortadoğu başta olmak üzere dünyada petrol üretimine, sondajlara, doğalgaz üretmeye ve dağıtmaya dayalı pek çok yatırımlar yapılıyor. Pek çok maden yatırımları hatta yenilenebilir enerjiler dahi ekolojik dengeyi bozdukları için iklim krizine etki ediyorlar. Sonuç olarak iklim krizini yaratıyor ve dünyanın dengesini bozuyor” diye belirtti.
‘Ana faktör fosil yakıtlar’
Ana faktörün ise fosil yakıtlara dayalı düzenin devam etmesi olduğuna işaret eden Tantan, devletlerin de artık bunu inkar edemez bir noktaya geldiğini ancak kar üzerine kurulu sistemin fosil yakıtların kullanımını sermaye için zorunlu kıldığını belirtti. Tantan, “Hem güney halkları hem dünyanın bütün yoksulları, yerli halklar ve iklim aktvistlerinin söylediği tek şey; fosil yakıtlarının kullanılmamasıdır. Fosil yakıtlardan çıkış radikal bir toplumsal, siyasi ve ekolojik dönüşümle mümkün olabilir. Bunu yapacak tek şey halkların birlikte mücadelesidir. Devletlerin 2030 hedefleri var ama bugün yapılanlara dahi baktığımızda bu mümkün görünmüyor. Türkiye’de daha geçtiğimiz yıl Adana’da termik santrale bir ünite açıldı, Elbistan için girişimleri devam ediyor, Muğla’da 2016 yılında kapatılması gereken termik santraller var. Bunların uygulanmadığı bir yerde hükümetlerin ‘iklimi koruyoruz’ demesinin somut bir karşılığı yok” ifadelerini kullandı.
‘Doğa bir bütün’
Dünya ekosisteminin bir bütün olduğunu ve herhangi bir yerdeki yıkımın tüm dünyayı etkilediğini sözlerine ekleyen Tantan, şöyle devam etti: “Mesela Amazon Ormanları’nın kesilmesi sadece bir ağaç kesimi olmuyor. Çünkü orman ekosistemleri yeraltı sularını ve havayı besleyen, karbon yutak alanı olan, toprağı tutan yerler. Dolayısıyla bu durum sadece yakın çevresini değil tüm gezegeni etkiliyor, okyanusların diplerine, rüzgarlara, sıcaklığa etki ediyor. Amazonda kesilen ormanların yaşanan tüm kasırga ve sellere dolaylı etkisi oluyor. Gezegenin tüm ekolojik sistemini bozan bir durum yaratıyor. Yine yaratılan yıkım çoğu yerde endemik türlerin yok olmasına neden oluyor. Tüm ekosistemler bir döngü halindedir ve tüm canlılar birbirinin varlığı ile beraber olur. Bu döngüden tek bir şeyi aldığınızda yaşam döngü bozulur.” (MA)