Çewlik.net – Diyarbakır’ın Lice ilçesi ile Bingöl’ün Genç ilçesi arasında yer alan Sarım Havzası’nda yapılması planlanan Birsu Hidroelektrik Santrali (HES) projesine ilişkin önemli bir gelişme yaşandı.
Danıştay 4. Daire, projenin Çevresel Etki Değerlendirme (ÇED) olumlu kararının iptal edilmesine yönelik Erzurum 2. İdare Mahkemesi’nin kararını bozdu.
Danıştay, yeni bir bilirkişi heyeti ile mahallinde keşif yapılmasını ve ayrıntılı bir rapor hazırlanmasını hükmetti. İşte detaylar!
Danıştay’ın Karar Gerekçesi: Hukuki İsabet Yok
Danıştay 4. Daire, Erzurum 2. İdare Mahkemesi’nin 31 Mart 2024 tarihinde verdiği ÇED olumlu kararının iptali yönündeki kararını, bilirkişi raporlarının yeterli ve ayrıntılı olmaması nedeniyle bozdu.
Kararda, mevcut bilirkişi raporlarının tarafların iddialarını tam anlamıyla açıklığa kavuşturmadığı belirtildi. Danıştay, projenin kamu yararı ve çevre dengesi açısından değerlendirilmesi gerektiğini vurguladı.
Kararda şu ifadelere yer verildi:
“Projenin çevresel etkileri, muhtemel zararları ve bu zararların önlenmesi için alınacak önlemlerin yeterliliği, yeni bir bilirkişi heyetiyle yapılacak keşif ve inceleme sonrası hazırlanacak raporla belirlenmelidir. Mevcut bilirkişi raporları, karara esas alınabilecek nitelikte ve yeterlilikte değildir. Bu nedenle, İdare Mahkemesi’nin iptal kararında hukuki isabet bulunmamaktadır.”
Danıştay, projenin çevresel etkilerinin, flora ve fauna üzerindeki sonuçlarının, arıcılık faaliyetlerinin ve çığ gibi doğal risklere karşı alınacak önlemlerin detaylı bir şekilde incelenmesi gerektiğini belirtti.
Sarım Havzası ve Birsu HES Projesi: Ne Olmuştu?
Sarım Havzası, Diyarbakır’ın Lice ve Bingöl’ün Genç ilçeleri arasında, doğal güzellikleri ve biyolojik çeşitliliğiyle dikkat çeken bir bölge.
Birsu HES projesi için Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından verilen ÇED olumlu kararı, çevresel etkilerin yeterince değerlendirilmediği gerekçesiyle tartışma konusu olmuştu.
Bölge halkı ve çevreciler, projenin 212 bitki türünü tehdit edeceği, ormanlık alanların zarar göreceği ve ekosistemin bozulacağı endişesiyle harekete geçti.
Dava Süreci ve İtirazlar
Projenin durdurulması için Emin Turhallı, Kamil Gündoğan, Mehmet Özdemir ve Mustafa Özan tarafından Erzurum 2. İdare Mahkemesi’ne dava açıldı.
Mahkeme, 12 Ekim 2023 tarihinde hidrobiyoloji, ekoloji/biyoloji, peyzaj mimarlığı, jeoloji, jeofizik, orman, ziraat, maden mühendisliği ve şehir planlama uzmanlarından oluşan bir bilirkişi heyetiyle keşif yapılmasına karar verdi. Ancak hazırlanan rapor, projenin çevresel etkilerini yeterince ele almadığı gerekçesiyle eleştirildi.
Diyarbakır Barosu Çevre ve Kent Komisyonu ile Dêrsim Barosu’ndan avukat Barış Yıldırım, bilirkişi raporuna itiraz etti.
İtiraz dilekçesinde şu noktalar vurgulandı:
- Mevzuata uyulmaması: ÇED sürecinde usul hataları yapıldı.
- Yetersiz inceleme: Proje alanı yeterince araştırılmadı.
- Flora ve fauna değerlendirmesi: Bölgedeki biyolojik çeşitlilik yeterince analiz edilmedi.
- Sulak alanlar ve havza planı: Sarım Çayı ve Dicle Havzası’na ilişkin havza planı hazırlanmadı.
- Mülkiyet rejimi: Proje alanındaki mülkiyet yapısı dikkate alınmadı.
Bu itirazlar üzerine Erzurum 2. İdare Mahkemesi, 31 Mart 2024 tarihinde ÇED olumlu kararını iptal etti.
Ancak Danıştay, bu kararın yeterince güçlü bir bilirkişi raporuna dayanmadığını belirterek iptali bozdu.
ÇED Raporundaki Eksiklikler Neler?
Erzurum 2. İdare Mahkemesi’nin iptal kararında, ÇED raporunda şu eksiklikler öne çıktı:
- Etkilerin sınırlı değerlendirilmesi: Projenin etki alanı sadece inşaat bölgesiyle sınırlı tutuldu, sosyo-ekonomik çevre yeterince ele alınmadı.
- Arıcılık faaliyetleri: Bölgedeki arıcılık faaliyetlerine yönelik etkiler ve alınacak önlemler belirtilmedi.
- Çığ tehlikesi: Proje alanında çığ riskine karşı alınacak tedbirler yetersizdi.
- Flora ve fauna: Bölgedeki 212 bitki türünün korunmasına yönelik yeterli analiz yapılmadı.
Mahkeme, bu eksiklikler nedeniyle ÇED olumlu kararını hukuka aykırı bulmuştu. Ancak Danıştay, yeni bir bilirkişi incelemesiyle bu eksikliklerin giderilmesi gerektiğini savundu.
Sarım Havzası’nın Ekolojik Önemi
Sarım Havzası, Dicle Havzası’nın bir parçası olarak zengin bir ekosisteme sahip. Bölge, 212 bitki türü ve çeşitli yaban hayatı ile biyolojik çeşitlilik açısından kritik bir öneme sahip.
HES projesinin 20 hektarlık alanın 17 hektarını kaplayacak olması ve bu alanın büyük kısmının ormanlık bölge olması, çevrecileri harekete geçirdi.
Projenin, bölgedeki su kaynaklarını, tarım ve arıcılık faaliyetlerini olumsuz etkileyeceği belirtiliyor.
Yeniden Keşif ve Bilirkişi Raporu Ne Anlama Geliyor?
Danıştay’ın kararı, projenin çevresel etkilerinin daha kapsamlı bir şekilde incelenmesini zorunlu kılıyor. Yeni bir bilirkişi heyeti, aşağıdaki konuları detaylı bir şekilde ele alacak:
- Projenin çevresel etkileri ve alınacak önlemler.
- Kamu yararı ile çevre koruma dengesi.
- Flora ve fauna üzerindeki etkiler.
- Arıcılık ve diğer sosyo-ekonomik faaliyetler.
- Çığ ve diğer doğal risklere karşı alınacak tedbirler.
Bu süreç, projenin geleceğini belirleyecek önemli bir adım olarak görülüyor. Çevreciler ve bölge halkı, yeni bilirkişi raporunun daha şeffaf ve bilimsel olmasını bekliyor.
Çevrecilerden ve Bölge Halkından Tepkiler
Sarım Havzası’nda HES projesine karşı çıkan bölge halkı ve çevreciler, projenin ekosisteme zarar vereceğini ve yaşam alanlarını tehdit edeceğini savunuyor.
Diyarbakır Barosu ve Dêrsim Barosu, projenin durdurulması için hukuki mücadelelerini sürdürüyor. Sosyal medyada da proje, çevresel etkileri nedeniyle yoğun bir şekilde tartışılıyor.




