ÇEWLİK.NET – IŞİD’in Kobanê’ye yönelik saldırılarına karşılık 6-8 Ekim 2014 tarihinde gerçekleşen protesto eylemleri gerekçe gösterilerek, Halkların Demokratik Partisi (HDP) eski Eş Genel Başkanları ve Merkez Yürütme Kurulu (MYK) üyelerinin de aralarında bulunduğu 18’i tutuklu 108 kişi hakkında açılan Kobanê Davası, bugün görülmeye devam ediliyor.
Duruşmada eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş savunmasına devam ediyor.
Demirtaş’ın savunmasından öne çıkanlar şöyle:
‘CİZRE’Yİ BEN SAVUNMAYACAĞIM DA KİM SAVUNACAK?’
Sur’a paletli tank sokmuşlar. Karşılarında ‘coplu, uzun namlulu silah olduğu’ söyleniyor, onlar da söylüyor. Paletli tank ya NATO’nun en güçlü kara kuvvetisin, 10-15 kişilik genç için paletli tank gönderiyorsun. Biz bu orantısızlığın darbe ortamı için olduğunu sonradan anladık. Davutoğlu o dönem çıkıp ‘Ev ev sokak sokak temizleyeceğiz’ dedi. Ben de çıkıp ‘Sen anca Cizre’nin kanalizasyonlarını temizlersin’ dedim. Buna dava açtılar. Çoğunluğu bize oy vermiş Cizre’yi ben savunmayacağım da kim savunacak. Bahçeli çıkıp ‘Taş üstünde taş, baş üstünde baş kalamayacak’ dedi. Bu mu şiddet söylemi, bizimki mi?”
“2015 Eylül ayında bir karar aldık. Miting yapma kararı alarak silahların durması çağrısı yaptık” diyen Demirtaş bu mitinglerde yapılan konuşmalarını okuyarak devam etti. 2015’te Van-Başkale’deki ‘Demokratik özerklik silahla olmaz’ başlıklı konuşmasının benzer başlıklı konuşmalar gibi dava dosyasına eklenmediğine dikkat çekti.
”TAŞ ÜSTÜNDE TAŞ KALMASIN’ DİYENLER VATANSEVER, BİZ TERÖRİST’
12 Eylül 2015’te demokratik özerklik ve hendek-barikatlara ilişkin Cizre’de yaptığı bir konuşmayı okuyarak savunmasına devam eden Demirtaş, bu konuşmaların gibi dava dosyasına eklenmediğine bir kez daha dikkat çekti.
“Bu konuşmaların tamamı silahların susması, müzakereye devam edilmesine yönelik çağrılardır. Madem siz dosyaya eklemediniz, ben okuyayım da kayda geçsin. Bunları isterseniz RTÜK aracılığıyla edinebilirsiniz, avukatlarım da iletecek, vaktiniz olursa okursunuz.
Ben ‘Silahlar sussun’ diye çağrılar yaptıkça ‘O taş taş üstünde kalmasın’ diyenler vatansever, biz terörist. İddianamede bunlar yok. Bu hiç sorgulanmayacak mı? Daha geçen gün 12 gencecik insan öldü. Ortada savaş yok, bir şey yok?”
“O dönem görevli ve sonradan görevden alınan hakim, savcı ve askerlerin isimlerini sayayım. Bir hakim savcı bunu hiç mi düşünmez?” dedi. Cizre ve Sur gibi adreslerde o dönemde görevli askerlerin arasında basına ‘kahraman’ olarak nitelendirildiğine de dikkat çekti. Bahsi geçen bazı üst düzey askerlerin de ‘FETÖ’ yargılandığını vurguladı.
“Aylarca tek taraflı çatışma var gibi gösterdiler. Üst düzey askerlerden biri itiraf ediyor sonrasında vicdanım rahat değil diye, şimdi ailesiyle yurt dışında. Görev yapan askerlerin rütbelerine dikkat çekiyorum.”
(Demirtaş isimleri okurken bir asker için) Aralarında Roboski katliamı sırasında ‘bunu unuttun, kazaydı” diyen var. Bunlar yokmuş gibi nasıl davranır bir devlet, yandaş medya duymuyor, sosyalisti duymuyor. Biz ‘siviller ölüyor, evlerimizi başımıza yıktınız’ dedikçe terörist ilan ettiniz. Heyetiniz dahil olmak üzere biri çıksın savunsun. Onların işledikleri suçlardan biz yargılanıyoruz.
‘BU DEVLETİN KÜRTLERE MADALYA TAKMASI GEREKİYOR’
15 Temmuz gecesi kahraman ilan edilen Halisdemir’in öldürdüğü (asker) Semih Terzi bu isimler arasında. Ceplerinde yargılanmayacaklarına dair belge de var. Ve biz yargılanıyoruz, böyle bir retorik olabilir mi?
‘FETÖ’ yargılamalarından yargılananlar (askeri ve kaymakam ve vali yardımcıları gibi idari görevlier) cezalarını yatıp çıktılar. Bu devletin Kürtlere madalya takması gerekiyor. Bu insanlara darbe karşı durdukları için.
(Cizre’deki çatışmalı süreçlerde öldürülen çocukların fotoğraflarını göstererek) Günlerce annesi bu çocuğu (Cemile Çağırga) defnedemedi, buzdolabında sakladı. Defnetmesine izin vermediler. Gazze değil burası Cizre. Ben Selahattin Demirtaş mı yaptım bunları? O sıraladığım devletin yetkili askerleri yaptı. Cizre bodrumlarında onlarca genç sivil telefonlarla yardım istedi, ambulansa izin vermediler. Yandaş medya ‘PKK ambulansa izin vermedi’ diye haber yaptı.
(Bir sonraki fotoğrafa geçerek) Bodrumlara ‘aşk bodrumda yaşanıyor’ yazıp kurt işareti yaptılar. Bu fotoğrafları ben çekmedim. Partim çekip yayınlamadı. Bizzat bunu yapanlar kendi hesaplarından yayınladılar.
(Filistin’den bir fotoğraf göstererek) Bakın burası Filistin, demek ki din yönünden de bakmıyorlar. Siz bunu Hamas yaptı diyebilir misiniz? İsrail yaptı bunu, Netanyahu yaptı. Filistinli gençleri soyup çıplak bıraktılar. İnsanlık dışı, barbarlık.
(Benzer bir fotoğrafı göstererek) Bakın Nusaybin, Sur, Cizre… Biz yargılanıyoruz. Bunlar yapıldı, insanları savunacağız diye terörle örgüt üyeliği ile yargılanıyoruz.
(Gösterdiği fotoğraflar arasında ‘JÖH, PÖH, DEVLET GELDİ, ve Türksen övün, Türk bayrağı’ yazılamalarına dikkat çekerek) Nasıl sevsin bu halk Türk bayrağını, biz nasıl sevdirelim seçmenimize Türk’ü, bayrağını? Bunların yaptığı suçtan Kürdü yargılıyorsunuz. Bunları yapan, yazıları yazanlar yargılandı mı? Ben bu döneme ilişkin savunmalarımı yaparken travmalarımız canlanıyor. İnsanlarımıza bunlar yaparken durduramadık, üstüne yargılandık, terörist olarak yargılanıyoruz.
(Sivil toplum kuruluşlarının hak ihlallerini ele alan raporlarının dosyaya eklediklerini belirterek) Hak ihlallerinin raporları burada. Her şey kayıtlı. Yaşayanlar unutmuyor, biz unutmuyoruz. Benim Sur’a birkaç mahalle seslerden uyuyamadık. Vicdanen, ahlaken uyuyamadık. Bunlara (bu zulme) karşı çıktık diye biz terörle yargılanıyoruz. Kabul etmiyoruz. O dönemde 12 ilçede yaşananların arşivi kaydı bizde var, onlar tutmadı.
Onlar duvarlara bunları yazarken ben ne yapmışım? Halen bana o günkü barış çağrılarım için kızan Kürt halkından da insanlar var. Çatışmalar sırasında açıklamalar yapmışım (basın metinlerinden okuyarak) Demirtaş: Şiddet, şiddeti doğurur. Silahlar sussun. PKK kesinlikle silahla bırakmalı, Süreç bitirerek elinize geçmeli, Çağrım tek taraflı değil, Eller tetikten çekilmeli…