Ömrünü cezasızlıkla mücadeleye adadı: Tahir Elçi cinayeti cezasız kaldı

    Bingöl Haber – Diyarbakır Barosu’nun eski başkanı Tahir Elçi’nin 2015’te Sur’da vurularak öldürülmesi davasının karar duruşması sonuçlandı.

    Bingöl Haber - Diyarbakır

    Çewlik.net – Eski Diyarbakır Barosu Başkanı Tahir Elçi’nin 8 Kasım 2015’te Sur ilçesinde basın açıklaması yaptıktan sonra katledilmesiyle ilgili davada karar çıktı. Diyarbakır 10. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davada

    Duruşmaya Tahir Elçi’nin eşi CHP Milletvekili Türkan Elçi, Türkiye Barolar Birliği (TBB) Başkanı Erinç Sağkan ve 18 baro başkanı, İnsan Hakları Derneği (İHD), Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD), Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Sözcüsü Ayşegül Doğan, Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Eş Genel Başkanı Keskin Bayındır, DEM Parti ve CHP milletvekilleri, sivil toplum örgüt temsilcileri, uluslararası hukuk örgütlerinin temsilcileri katıldı.

    Yoğun katılımın olduğu duruşmanın yapıldığı Diyarbakır Adliyesi çevresinde çok sayıda polis ve zırhlı araç bekletiliyor.

    Savcılık polislerin beraatini istedi

    İddia makamı celse arasında mahkemeye sunduğu esas hakkındaki görüşünü tekrar etti.

    Esas hakkındaki görüşünde savcı, Tahir Elçi’nin nereden geldiği belli olmayan bir kurşun nedeniyle hayatını kaybettiği, suçun sanıklar tarafından işlendiğinin sabit olmadığını belirterek, bu gerekçelerle sanık polisler hakkında beraat kararı verilmesini talep etti.

    Tahir Elçi’nin eşi Türkan Elçi, savcının görüşüne karşı beyanda bulunmadı.

    Elçi’nin kardeşi karşı çıktı

    Savcının esas hakkındaki görüşüne karşı taleplerde bulunan Tahir Elçi’nin kardeşi Mehmet Elçi, “Tahir Elçi, buruda çatışma ve savaş istemiyorum, dedikten beş dakika sonra çatışma çıktı” diyerek, sözlerini şöyle sürdürdü:

    “Onun vurulduğu anı çeken kamerada 13 saniyelik görüntü kayıp. Bu görüntüleri istemediler. Savcılar, birkaç tanığı tehdit ve şantajda bulunarak Elçi’nin aleyhine ifade vermeye zorladılar. Mahkeme heyeti olarak olayı çözmemek için elinizden geleni yaptınız. İlk duruşmada Türkan Elçi’yi duruşmadan çıkarmakla tehdit ettiniz. Beraat kararı istiyorsunuz, bu doğru bir karar olmaz.”

    ‘Bu dava siyasi bir suikasttir’

    Elçi ailesinin avukatı olan Diyarbakır Barosu Başkanı Nahit Eren ise esas hakkındaki görüşe ilişkin şunları söyledi: “Bu salonda tarihi bir ana tanıklık etmek için bir aradayız. Bu cinayeti aydınlatmadaki ısrarımız ve beklentimiz nedeniyle buradayız.

    Tahir Elçi dosyası neden önemli? Bu cinayet canlı yayında izlendi. Hepimiz bu cinayetin tanığınız. Herkesin bildiğini herkesten saklayan bir güç var. Yargı da bunun parçası oldu.

    Bu dava siyasi bir davadır. Bu dava bir siyasi suikasttır. Bu tanımlamayı dönemin başbakanı yaptı. Siyasi suikast bir planlı bir şeydir. Adaletin sağlanması konusunda lehimize bir karar kurmadınız.

    Mahkeme dosyanın aydınlatılması konusunda bir cesaret göstermedi. Bu mahkemeden adil bir karar çıkacağına inanmıyoruz. Bu cinayeti herkes de gördü, devlet de gördü, yargı da gördü. Ancak cinayeti görmeme çabası içinde herkes.”

    ‘Davaya bakan mahkeme ve savcılar taraflıdır’

    Elçi ailesi avukatlarından Orhan Kemal Cengiz, “Mahkeme bu davanın aydınlatılmaması için elinden geleni yaptı” diyerek sözlerini şöyle sürdürdü:

    “Bu davaya bakan mahkeme ve bu cinayetin soruşturmasını yürüten savcılar taraflı ve bağımlıdır. Savcılığın getirdiği tanıklar, ya işkence gördükleri ya da baskı altında ifade verdiklerini anlattılar.

    Bu cinayetinin üstünü örtmek, örtbas etmek için ellerinden geleni yaptılar. Tahir Elçi cinayeti aydınlatılmaması için bu soruşturmada yer alan herkes elinden gelen her şeyi yaptı”

    “Davayı etkileyecek bütün talepler reddedildi” dedi ve devam etti:

    “Birçok delil bu davada yok edildi. Barolar, sivil toplum örgütleri ısrarla bu davayı takip ediyor. Biz 20 sene de sürse bu davayı takip edeceğiz, bütün sorumlular hesap verecek.”

    Cezasızlık politikalarının yansıması

    Elçi ailesi avukatlarından Gamze Yalçın ise davanın “cezasızlık” politikasının bir tezahürü olduğunu belirtti ve savcının mütalaasında kullandığı “yapılan tüm araştırmalara rağmen’ sözünü hatırlattı.

    Yalçın, “Mütaaladaki bu ifadeye rağmen bu dosyada hiçbir araştırma yapılmadı. Tahir Elçi katledildiğinde sonra hiçbir soruşturma makamı, gerekli araştırma ve soruşturmayı yapmamıştır” dedi ve şöyle devam etti:

    ‘Cinayetten dört ay sonra inceleme yapıldı’

    “Tahir Elçi’nin vurulduğu alanda deliller numaralandırılmış olsaydı, Elçi’nin başına isabet eden mermi çekirdeği bulunur, failler ortaya çıkılırdı. Olay yeri incelemesi yapılmaması ve delillerin toplanmaması nedeniyle deliller kayboldu. Cinayetten dört ay sonra inceleme yapıldı.

    Londra Üniversitesi’nden gelen rapor olmasaydı, Tahir Elçi dosyası zaman aşımından düşecek, faili meçhul kalacaktı. Soruşturma makamlarının kemikleşmiş tavrı, yargılama makamına sirayet etti.

    ‘Tüm taleplerimizi reddettiniz’

    Kovuşturma aşamasında esasa etki edecek taleplerimiz değerlendirilmedi ve deliller toplanmadı. Tüm taleplerimizi reddettiniz. Delillerin toplanmamış olmasına rağmen savcının esas hakkındaki mütalaasını sunması hukuka aykırıdır.

    Bu kadar eksik delile rağmen bu gün bu davada verilecek karar, adaleti temsil edecek bir karar olmayacak. Bu dosyanın cesazlıkla kapatılmaması için bundan sonra da mücadele edeceğimizi söylemek istiyorum.”

    ‘Cezasızlıkla karşı karşıya’

    Elçi ailesi avukatlarından Benan Molu ise “Hayatını cezasızlıkla mücadeleye adayan Tahir Elçi cinayeti dosyası cezasızlıkla karşı karşıya” dedi.

    ‘Etkili soruşturma yürütülmedi’

    Avukat Benan Molu, Tahir Elçi cinayeti öncesinde alınan güvenlik tedbirlerinin yetersiz olduğunu söyledi ve sözlerine şöyle devam etti:
    “Çok ciddi eksikler ve ihmallerle bugün dosya kapatılacak gibi görünüyor. Bu dosyada Tahir Elçi’nin belirttiği etkili soruşturma yükümlülüğü yönünden bir ihlal yaşanıyor. Etkili bir soruşturma yürütülmüş değil, herhangi bir netice alınmış değil.”

    ‘Basit bir insan öldürme dosyası değil’

    Elçi ailesi avukatlarından Tuğçe Duygu Köksal, savcının esas hakkındaki görüşüne karşın şunları söyledi:
    “İddia makamının, bu dosyada deliller tartışıldıktan sonra mütalaasını vermesini beklerdik. Bu dosya basit bir insan öldürme dosyası değildir. İstihbari ve icrai bir operasyon neticesinde üç kişi hayatını kaybetmiştir.
    Mahkeme olay yerinde keşif yapmış olsaydı bu gün dosyada başka sanıklar da olabilecekti. Tahir Elçi’yi kimin öldürdüğü belli değil. Mermi çekirdeği ortada yok. Deliller bir bütün olarak karartıldı.”

    ‘Polisler hakkında iki yıldır işlem yapılmadı’

    Avukat Tuğçe Duygu Köksal savunmasına şöyle devam etti:
    “İstihbaratçı polisler hakkında 2022 yılında yapılan suç duyurusuyla ilgili iki yıldır işlem yapılmadı. Bu soruşturma sonuçlanmış olsaydı, davanın esasına etki edecek önemli deliller ortaya çıkabilecekti. İstihbaratçı polisler dinlenmeden, olay yerinde keşif yapılmadan verilecek bir karar cezasızlık olacaktır.”

    ‘İddianamenin dili bu ülkenin ayıbıdır’

    Elçi ailesi avukatlarında Aynur Tuncel Yazgan ise şunları söyledi:
    “Bu davada bir maktül, birden fazla sanık var. Bazı sanıklar hakkında taksirle ölüme neden olma, bazıları hakkında ise kastla öldürme suçundan dava açılmış. Kast ile taksirle öldürme arasında bir ayrım var.
    Sanık polisler hangi çabayı gösterdiler de haklarında olası kastla değil bilinçli taksir suçundan dava açıldı? Bu davanın iddianamesinin dili bu ülkenin ayıbıdır” dedi.

    ’25 yıllık avukatım, ilk defa gördüm…’

    Türkiye Barolar Birliği (TBB) Başkanı avukat Erinç Sağkan ise savcının mütaalasına katılmadıklarını belirterek, sözlerini şunları söyledi:
    “25 yıllık avukatım, ilk defa bir cumhuriyet savcısının katılanlar lehine değil, sanıklar lehine tutum aldığını görüyorum. Bu dosyada sanık olacak kişiler tanık olarak dinlendi. Bunların şüpheli olarak ifadelerinin alınması için Elçi ailesinin avukatları yıllarca mücadele etti.”

    ‘Üst mahkemelere taşıyacağız’

    TBB Başkanı avukat Erinç Sağkan sözlerine şöyle davam etti:
    “Savcının mütalaada ‘yapılan bütün araştırmalara rağmen tespit edilemeyen’ ifadesiyle evrensel hukuk ilkelerinden bahsediyor. Evrensel hukuk ilkesini benimseyeceksek sanıklar neden burada değil? Böyle bir yerde adli yargılanma hakkının esası çiğnendi.
    Biz bu dosyada her şeyi yaptık vicdanımız rahat, diyorsanız bizim diyeceğimiz bir şey yok. O zaman bu dosyayı üst mahkemelerde sürdürürüz.”

    ‘Tahir Elçi’nin dik duruşunu devam ettireceğiz’

    Elçi ailesi avukatlarından ve Elçi’nin yeğeni avukat Berfin Elçi: Adili bir yargılanma olmadığı için sizden bir şey talep etmiyoruz. Tahir Elçi’nin dik duruşunu devam ettireceğiz

    Bir adım geriden

    Davada sanık polisler Fuat T., Sinan T. ve Mesut S., “bilinçli taksirle ölüme sebebiyet vermek” suçundan 2 ila 6 yıl arasında hapisle, Uğur Yakışır ise “olası kastla ölüme sebebiyet verme” suçundan üç kez ağırlaştırılmış müebbet hapisle yargılanıyor.

    Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı’nca 25 Nisan’da mahkemeye sunulan mütalaada, ”Tahir Elçi’nin nereden geldiği tam olarak tespit edilemeyen bir kurşunla hayatını kaybettiği” belirtilmişti.

    Mütalaada, tutuksuz yargılanan sanık üç polis hakkında ayrı ayrı beraat kararı verilmesi, firari sanık Uğur Yakışır’ın ise “iki polisi öldürdüğü, devletin birliğini ve bütünlüğünü bozduğu” gerekçesiyle cezalandırılması istenmişti.

    ‘Deliller toplanmadı’

    Diyarbakır Barosu Başkanı Nahit Eren, duruşma öncesi yaptığı açıklamada, “Şu ana kadar mahkemenin tavrı ve başsavcılığın sunduğu mütalaa, bir şekilde dava dosyasının cezasızlıkla sonuçlanması konusundaki isteği ve tutumunu maalesef bize hissettiriyor” dedi.

    Eren, “Biz, bu davanın henüz mütalaa verilecek bir aşamada olmadığını, mahkemenin cinayeti aydınlatması konusunda araştırması, toplaması, incelemesi gereken delillerin olduğunu savunuyoruz” dedi. (MLSA Turkey)