Uyuşturucu bağımlılığı, sadece bireylerin sağlığını değil, aynı zamanda toplumsal huzuru ve güvenliği de tehdit eden ciddi bir sorundur. 24 Temmuz tarihinde Bingöl’de meydana gelen ve dört kişinin hayatını kaybettiği saldırı, bu tehlikenin ne denli yıkıcı olabileceğini bir kez daha gözler önüne serdi. Bu trajik olay, uyuşturucu bağımlılığının sadece bağımlıları değil, aynı zamanda onların etrafındaki masum insanları da nasıl etkilediğini gösterdi.
Uyuşturucu maddelerin insan beynindeki etkileri, bireylerin davranışlarını ciddi şekilde değiştirebildiği gibi maddelerin etkisi altında olan bireyler, normalde sergilemeyecekleri şiddet içerikli davranışlarda bulunabiliyor. Bu durum, bireylerin sadece kendilerine değil, aynı zamanda çevrelerindeki insanlara da zarar verme riskini artırır. Bingöl’deki saldırının detayları henüz tam olarak açıklanmamış olsa da, olayın uyuşturucu bağımlılığıyla bağlantılı olduğuna dair şüpheler çok güçlü. İşte bu sebeple;
Gençlerin uyuşturucu bağımlılığına karşı korunması
Sadece bireyin değil aynı zamanda toplumun geleceği açısından büyük önem taşıyor. Uyuşturucunun gençler arasında yayılmasını önlemek için çeşitli stratejiler geliştirilmeli. Gençlere uyuşturucunun zararları hakkında doğru ve kapsamlı bilgiler sunulmalı. Okullarda ve diğer eğitim kurumlarında düzenli olarak bilinçlendirme seminerleri ve atölyeler düzenlenebilir. Ailelerin, çocuklarının yaşamlarına aktif olarak katılması ve onları desteklemesi, gençlerin kötü alışkanlıklardan uzak durmasına yardımcı olabilir. Aile içi iletişimin güçlendirilmesi, çocukların sorunlarını aileleriyle paylaşmalarını kolaylaştırır.
Gençlerin boş zamanlarını verimli bir şekilde değerlendirebilecekleri sportif, sanatsal ve kültürel aktiviteler teşvik edilmeli. Bu tür etkinlikler, gençlerin sağlıklı ve sosyal bir çevrede zaman geçirmelerini sağlar. Uyuşturucu kullanımına yönelen gençlerin çoğu, çeşitli psikolojik sorunlarla başa çıkmakta zorlanmakta. Bu nedenle, gençlere yönelik psikolojik destek hizmetleri yaygınlaştırılmalı ve erişilebilir hale getirilmeli.
Aile desteğinin önemi
Aileler, çocuklarının yaşamında kritik bir rol oynar. Çocuklar ve gençler, ailelerinin rehberliği ve desteği sayesinde sağlıklı alışkanlıklar geliştirebilir ve zararlı davranışlardan uzak durabilirler. Aile desteğinin uyuşturucu bağımlılığıyla mücadelede nasıl etkili olabileceği üzerine birkaç noktaya değinmek gerekir:
Aile içi iletişimin güçlü olması, çocukların ve gençlerin sorunlarını aileleriyle paylaşmalarını kolaylaştırır. Ailenin, çocuğa karşı anlayışlı ve destekleyici bir tutum sergilemesi, çocuğun kendini güvende hissetmesini sağlar. Güven ortamında büyüyen çocuk, karşılaştığı sorunlar hakkında ailelesinden yardım isteyebilir ve uyuşturucu gibi tehlikelere karşı daha dirençli olabilir.
Aileler, çocuklarına uyuşturucunun zararları hakkında doğru ve kapsamlı bilgilendirmelidir çünkü bilgilendirme, çocukların ve gençlerin bilinçli kararlar almasına yardımcı olur. Bunun yanı sıra ailenin, çocuğunun arkadaş çevresi ve sosyal aktiviteleri hakkında bilgi sahibi olması da önemlidir. Bu sayede, potansiyel tehlikeler daha erken fark edilip önlenebilir.
Ailelerin çocuklarına destek olması, onların özgüvenini artırır ve kendilerini değerli hissetmelerini sağlar. Ebeveynler, çocuklarının ilgi alanlarını keşfetmelerine ve bu alanlarda başarılı olmalarına yardımcı olabilir.
Spor, sanat ve diğer sosyal aktiviteler, gençlerin boş zamanlarını verimli bir şekilde değerlendirmelerine olanak tanır. Ailelerin bu süreçte çocuklarına rehberlik etmesi, onların sağlıklı alışkanlıklar geliştirmesini sağlar. Çocuklarımızın evden çıkıp bilmediğimiz yerlerde gezinmesinden ziyade böyle aktivitelere katılımını sağlamak çocuğun günlük takibini yapmakta da aileye gereken kolaylığı sağlar. Bunların yanında çocuğa yeterli miktarda özgürlük sağlamak çocuğun gelişimine önemli derecede pozitif katkı sağlar.
Uyuşturucu kullanımına yönelen gençlerin çoğu, çeşitli psikolojik sorunlarla başa çıkmakta zorlanır. Ailelerin, çocuklarının duygusal ve psikolojik ihtiyaçlarını fark etmesi ve bu durumlarda profesyonel yardım almaktan çekinmemesi büyük önem taşıyor. Psikolojik destek almak, gençlerin bağımlılıktan kurtulmasına ve sağlıklı bir yaşam sürdürmesine önemli derecede yardımcı olur.
Bingöl Valiliği ve yerel yönetimler
Bingöl Valiliği ve yerel yönetimler, uyuşturucu bağımlılığına karşı mücadelede en önemli rolü oynamakta. Uyuşturucu ticaretine ve kullanımına yönelik denetimler sıklaştırılmalı, kolluk kuvvetleri ve ilgili birimler arasındaki koordinasyon güçlendirilmeli, özellikle okul çevrelerinde ve gençlerin yoğun olarak bulunduğu bölgelerde denetimler artırılmalıdır. AMATEM gibi uyuşturucu ve alkol bağımlılarına yönelik rehabilitasyon merkezlerinin sayısı artırılmalı ve mevcut merkezlerin kapasitesi genişletilmeli, bu merkezlerde, bağımlılara hem tıbbi hem de psikolojik destek sağlanmalıdır. Tüm bunlar için öncellikle Bingöl’e AMATEM kurulmalıdır.
Uyuşturucu kullanımının zararları hakkında toplumsal farkındalığı artırmak için bilinçlendirme kampanyaları düzenlenmeli, bu kampanyalar, medya, sosyal medya, halk toplantıları ve eğitim programları aracılığıyla geniş kitlelere ulaştırılmalıdır. Gençlerin boş zamanlarını değerlendirebileceği gençlik merkezleri ve spor tesisleri artırılmalı, mevcut tesislerin etkin kullanımı sağlanmalıdır. Bu merkezlerde, gençlerin ilgi alanlarına yönelik kurslar ve etkinlikler düzenlenmeli, yerel yönetimler, sivil toplum kuruluşları, eğitim kurumları ve aileler arasında iş birliği ve koordinasyon sağlanmalıdır. Uyuşturucu bağımlılığına karşı topyekûn bir mücadele için tüm paydaşların ortak hareket etmesi gerekir.
Bingöl’de yaşanan trajedi, uyuşturucu bağımlılığının sadece bireysel bir sorun olmadığını, toplumsal bir sorun olduğunu bizlere bir kez daha hatırlattı. Toplumun tüm kesimleri, bu sorunun çözümüne katkıda bulunmak zorundayız. Devlet, yerel yönetimler, sivil toplum kuruluşları ve aileler, gençlerin uyuşturucudan uzak durması için birlikte çalışmalıdır.
Uyuşturucu bağımlılığının önlenmesi, sadece yasal düzenlemelerle değil, aynı zamanda toplumsal farkındalığın artırılması ve gençlerin sağlıklı bir çevrede büyümesi ile mümkündür. Bingöl’deki saldırı, bu yönde atılacak adımların ne kadar acil ve önemli olduğunu açık bir şekilde gözler önüne serdi.
Sonuç olarak
Uyuşturucu bağımlılığı ve toplumsal şiddet arasındaki ilişkiyi dikkate alarak, gençlerimizi bu tehlikeden korumak için topyekûn bir mücadeleye ihtiyaç duyulmaktadır. Bu mücadelede eğitim, aile desteği, alternatif aktiviteler ve psikolojik destek önemli rol oynamakta. Bingöl’deki acı olay, bu konuda daha kararlı ve etkin adımlar atılması gerektiğini göstermektedir.
BUNA MECBURUZ!
YORUMLAR